Kamuoyunda günlerdir konuşulan bir konu olan yeni müfredat taslağı yani resmi adıyla ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ üzerine yapılan eleştiriler devam etmektedir.

Taslağın her adımı ayrı bir tartışmaya konu olmaktadır. İlk tartışma ‘Türkiye Yüzyılı’ sloganı üzerinedir. Bu sloganın geçtiğimiz seçimlerde bir parti tarafından kullanılması konunun milli bir mesele olduğunun önemsenmediği olarak yorumlanmaktadır. Diğer yandan ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ başlığı içinde yer alan ‘maarif’ kelimesi yerine ‘eğitim öğretim’ kelimelerinin yer almaması da Türkçe kelimelerin yerine Arapça kökenli kelimelerin özendirilmesi eleştirilerine sebep olmuştur.

Yeni maarif modelinin sistemde değişiklik getirmediği, yeni çağa ayak uyduracak gelişmeleri barındırmadığı da en önemli eleştiriler arasında yer almaktadır. Yeni maarif modelinin yeni içerikler üretmekten çok eski içeriklerin sıralamasında yapılan yer değişikliğinin şekilsel bir göstergesi olduğunun iddia edilmesi önemsenmelidir.

Müfredatın beceri temelli olarak inşa edilmemesi, öğrencilere atölye, yaparak yaşayarak öğrenme, bilimsel araştırma ortamları sunmaması ve değerler eğitimi odaklı olarak düşünülmesi çağın gerisinde olan bir anlayışın ürünü olarak belirtilmektedir. Birçok gelişmiş ülke çocuklara kazandırılacak değerlerin aileden başlaması gerektiğini vurgulayarak programlarını bilim, teknoloji ve evrensel insanlık temaları ile geliştirdiği de görülmektedir. Yeni müfredatın geçen yüzyılın öncelikleri ile şekillendirilmesi eleştirilerin özünü oluşturmaktadır.

Merak edilen diğer bir konu da sınav odaklı eğitim sisteminin öğrencileri ezberci eğitim anlayışına mecbur bırakması meselesidir. Sınav odaklı bir eğitim anlayışı öğrencileri üretmekten uzaklaştırmakta ve onları dar bir kalıbın içine hapsetmektedir. Yeni müfredat programının sınav odaklı eğitim sistemine getireceği çözüm ise merak konusudur.

Eleştirilerin diğer bir boyutunu ise ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni hazırlayan ekibin yeterlilikleri oluşturmaktadır. Türkiye’nin önde gelen eğitim fakültelerinin hocalarının bir eleştirisi de yeni müfredat programını hazırlayanların alanda çalışma tecrübelerinin azlığına yöneliktir. Yani hiç öğretmenlik yapmamış, hiç okullarda çalışmamış öğrenciyi anlamaktan uzak kadroların yeni programı hazırlamada gösterdikleri yetersizliklerdir.

Yeni müfredata yönelik sosyal medyada yer alan müfredatın sadeleştirme adı altında içinin boşaltılması eleştirisi, kurucu değerlere ve Mustafa Kemal Atatürk’e gösterilen özensizlik, bazı dini terimlerin özelikle öne çıkarılması iddiaları da yapılan eleştirilere dayanak sunmaktadır.

Yıllardır hazırlandığı söylenen, 21. Yüzyıl becerileri ile donatıldığından bahsedilen ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin beklentileri karşılamadığı anlaşılmaktadır. Bu ve bunun gibi siyaset üstü, milli konuların işinin uzmanı kişilerin ve kurumların da görüşleri alınarak hazırlanması tüm eleştirilen konulara açıklık getirecektir.

Unutulmamalıdır ki:

Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır. (M.K.ATATÜRK)