Talan projeleri!
Uyku tutmadı, erkenden sahile yöneldim…
Gökte yarım ay, kıyıya vuran dalgalar algılayabilene ninni gibi geliyor…
Açıktaki demir atmış gemilerin yanan ışıkları Torosların ilk silsilesinde uzaktan görünen dağ köylerini çağrıştırıyor...
Daldığım düşlerden Muğdat Camisi’nin estetikten yoksun beton yığını altı minaresinden yayılan müezzinin davudi yanık sesiyle müminleri sabah namazına çağırısıyla koptum...
Aktardıklarım elbette güzel bir resmin kesitlerini oluşturuyor...
Ne var ki içinden geçtiğimiz süreçte çirkinlikler güzelliklere baskın çıkıyor!
Bizim duyarsızlığımız, politika tacirlerinin istismarı kural tanımazlıkları körüklüyor!
Hep söylemişimdir, ne acıdır ki bizim ülkemiz kendi değerlerini öğütüyor!
Sürü güdüsüyle hareket eden toplum, anlayışına ters gelen davranışları damgalayıp canına okuyor!
Oysa, yeri geldikçe yinelerim o aykırılıklar ekin tarlasında biten kırmızı gelincik çiçekleridir!
Bu torakların, ülkenin güzelim renk harmonisidir!
Biz kimleri harcamadık ki?
Nazım Hikmet, Sabahattin Ali gibi daha nicelerini…
Değerleri harcıyoruz, sonra ah vah diyoruz!
Bu memlekette eline tek insanın kanı bulaşmamış üç genç asıldı!
Acaba Deniz ve arkadaşları bu günleri görselerdi nasıl tavır takınırlardı?
Her dönem yeni suç ve suçlular türetiliyor!
Evrensel hukukta suç tanımı ve cezaları bellidir!
Oysa içeri tıkılan adam yıllarca yattıktan sonra berat ediyor!
Aymazlığımızdan yararlanan egemen güçler, ülkemizdeki gidişatı yörüngesinden çıkarmıştır!
Geniş çaplı projenin amacı güzelim Anadolu’nun dokusunu çürütüp kaynaklarını talan etmektir!
Kişinin kim olduğuna değil, insanlığın güzellikler hanesine kattığına bakılmalıdır!
Bu memlekette farklı etnik kökenden insanlar kız alıp vererek, yeni kuşaklar doğurarak etle kemik gibi ayrılmayacak şekilde kaynaşmışlardır!
Bugün yakındığımız sıkıntılar, vurdumduymazlıklarımızın sonucudur, mevcut çocuk ve gençlerin dışında herkes cirmi oranında suçlu...
Yazılıp söylenecek çok şey var, ama değrlendirmemizi Nazım Ustanın bir şiiriyle bağlayalım:
Ta Alaska’dan Ümit burnuna
Her kilometrede, her mil bahride dostlarım ve düşmanlarım var.
Dostlar ki bir kerecik görüşüp selamlaşmadık
Düşmanlar ki kanıma susamışlar, kanlarına susamışım...