Bedir Solmaz | Cansuyu, alınteri... | MERSİN MOZAİK
Bedir Solmaz

Bedir Solmaz

Cansuyu, alınteri...


Güvercinlerin yerine atıyor taklasını üstünde başımızın bomba yüklü sesten hızlı uçaklar, jetler; kıl payı aralık.

Gökyüzünün egemeni nükleer başlıklı füzeler.

Reaktörler gözde.

Radyoaktivite havada, suda…

Gözü doymazların servetlerinin katlanması uğruna kol geziyor denizlerde t gemiler; uçak, jet, radyasyon yüklüler tıka basa.

Boynu bükük sevginin dünyanın dört bir yanında!

Seviniyor rüzgâra, özlemi uçurtma, gök dolu, gülüyor rüzgarla gelen ihanete, elleri boş ölümden habersiz çocuk.

Hey, bir zamanlar toprağı bire bin veren Anadolum hey!

Söyle, ne oldu sana böyle?

Toprağın harap; sarmış tarlalarını arsız ayrık, gülüyor gevrek gevrek.

Deminde karanlık.

Aydınlık mahkûm.

Diş biliyorlar sana, terk edip gitmek istiyorlar seni ak sütünle beslediğin bebeler yaban ellere.

Hani emek en yüce değerdi!

Nerede emeklerin?

Kara haberler dolaşıyor köyünde kentinde.

Her gün bir başka ateş düşüyor odunsuz ocaklara.

Analar babalar umarsız.

Yanıp kavruluyor ciğerleri, çırpınıyorlar bir daha gelmemek üzere yüreklerinden kopup giden canlarının ardından.

Ya babasız kalan yumuk elli çocuklar!

Bu arada hamasi nutuklar atıp, it osurdukça yalan söylüyor sözde büyükler.

Ya sen ne yapıyorsun gören göz düşünen beyin?

Susma yükselt sesini, bu koşullarda uçabilir mi kuşlar rahat, çoğalır mı balıklar,  açar mı manolyalar, uzun yaşar mı insan?

Boy verip gelişir mi hayat akarsa kan?

Olmazsa el emeği alın teri döner mi çark?

Harap olmaz mı toprak öldürülürse insan?

Sevgi kenarda garip!

Umut, tüm ihanetlere karşın eninde sonunda açacak olan barış isimli tomurcuk; kökü, “Yurt savunması olmadıkça savaş cinayettir.” diyen Mustafa Kemal.

Toprağı Anadolu; cansuyu, alınteri…



ARŞİV YAZILAR