ZAM
Değerli Tiyatro Ustası,
Levent Kırca’yı saygıyla anıyorum.
Tiyatronun güldürürken düşündüren de bir sanat olduğunu bizlere öğreten nadir sanatkarlardan biriydi.
Olacak O Kadar Tiyatrosu’nun tanıtım müziğinde de söylediği gibi:
‘Niyetimiz kimseyi kırmak değildir, Şuradakini buraya koymak değildir, Arada bir zülfü yare dokunduk, Tam yerine rast geldi manzara koyduk…’
Bu sözlerde manzara olarak ifade edilen metafor,
Toplumsal olayların bir özetini göstermekteydi.
Kırca hayatta olsaydı,
Bugün aynı parodileri yapabilecek bir ortam bulabilir miydi bilmiyorum…
Ancak yaşanan yüksek fiyat artışlarına karşın,
Çalışanlara verilen zam oranlarını eleştirecek mutlaka birkaç sözü olurdu.
Geçmişte yayınlanan ‘Zam Miktarı’ parodisi hala akıllarda yer etmektedir.
Adına zam mı, zamcık mı denir bilemem ama yapılan bu zammın ne çalışanların ne de emeklilerin yarasına merhem olacağını düşünmemekteyim.
Enflasyon karşısında yaklaşık %123 güncelleme oranı açıklayan hükümet yetkililerinin, asgari ücretliye %55, memur ve emekliye %30 zammı uygun görmesi kamu vicdanını rahatsız etmektedir.
Çeşitli kaynaklardan alınan verilere göre açlık sınırının 11bin Türk Lirası, yoksulluk sınırının 26bin Türk Lirası olduğu bir ekonomik ortamda emeklilerin ve çalışanların açlık sınırının altında veya civarında bir aylıkla geçinmeye mahkum bırakılması sosyal devlet anlayışına da zarar vermektedir.
Yaşanan gelişmeler karşısında ‘keşke enflasyon artmasaydı da aylıklarımıza da zam yapmaya gerek kalmasaydı’ düşüncesine kapılıyorum. Her yeni günün bir önceki günü arattığı düşüncesi de vicdanımı rahatsız ediyor.
Sözlerimi Ulu Önderimizin şu sözlerini hatırlatarak bitirmek istiyorum:
‘Ekonomisi zayıf bir ulus, yoksulluktan ve düşkünlükten kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa, kalkınma ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal yıkımlardan kaçamaz. Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin bel kemiğidir.’