Bedir Solmaz | Ah Efrenk Deresi... | MERSİN MOZAİK
Bedir Solmaz

Bedir Solmaz

Ah Efrenk Deresi...


Şanlıurfa’da can alan ihmale dayalı sel felaketi haberlerini izlerken yıllar öncesine savruldum…

Sel, yolum düştükçe uğrayıp üzerinde ak kanatlı martıların çığlık çığlığa uçuştuğu Toroslar’dan kopup gelen suyu denize ulaştıran Enfrek Deresi ve Köprüsü’nü anımsar geçmişe uzanırım…

Müftü Camisi’ne bitişik dere kenarındaki tek katlı yapıda bulunan İnzibat Merkezi, biraz aşağıdaki Doktor Viktor Venüs’ün evi, mayıs ayında buz gibi suda yüzüşümüz canlanıyor zihnimde…

Ah Müftü, diğer adıyla Efrenk Deresi…

Kim bilir kimlerin hangi anılarını süslüyordur?

Terzi Mişel’le yaptığımız söyleşide “Hiç unutamadığım anılarımdan birisi, gün boyu devam ettiğimiz okulumuzda öğretmenimiz Hürmüz Hanım’dı ve ördekleri vardı. Evi, yıkılan eski Müftü Köprüsü’nün başında, birçok değişikliğe uğrayan, şimdi ise oto yıkamacısı olarak kullanılan binaydı. Bana evinin anahtarlarını verir, ‘Git ördekleri ırmağa indir.’ derdi. Söylediğini yaptıktan sonra benim için okul biterdi…” paylaşımıyla beni daha eskilere götürmüştü…

Mişel Baba da dönülmeze göçeli yıllar oldu…

Şu bir gerçek ki elimizden kum zerreciği gibi kayıp gidenler maalesef geri gelmiyor!

Yeri doldurulamayan tarihi köprü, benim kuşağımın üzerinden geçtiği için çok iyi anımsadığı, günümüz gençlerinin ise eğer gördülerse arşivlerde kalan siyah beyaz fotoğraflardan tanıdığı tarihi eser sel felaketinde yıkılmıştı…

1968 Aralığın 27’sinde başlayan yoğun yağmur hiç durmadan sürmüş, dağlardan kopup gelen sularla taşan dere, başta üzerinde bulunan bölgenin tek geçidi Müftü Köprüsü olmak üzere sağında solunda ne var önüne katıp denize taşımıştı! Derenin öte yakasında o dönem Pozcu olarak anılan bölgede oturan arkadaşlarımız günlerce okula gelememiş, aksayan ulaşım sorunu da, askeriyenin Tevfik Sırrı Gür Stadı’nın güneyine kurduğu asma köprü ile çözülmüştü. Şimdilerde Müftü Deresi üzerine kurulan estetikten yoksun köprülerin altından çok sular aktığı gibi, teknolojiden inşaat sektörü de elbette payına düşeni fazlasıyla aldı.

Şimdilerde kağıt üzerinde mahalleye çevrilen Çavak Köyü civarında kalan otoyol viyadükünü saymaz isek,  halen Müftü Deresi üzerinde kurulan 5 köprünün her biri ayrı ucube!

Kentin tarihi ve kültürel mirasının kurtarılmasına yönelik kılını kıpırdatmayan anlı şanlı yöneticiler hep betona yatırım yapıyorlar!

Sahi, her fırsatta şanlı tarihe göndermede bulunan cevval belediye başkanları yıkılan köprüyü aslına uygun olarak kente neden kazandırmaz ki?

Kentin tarihiyle özdeş derenin üzerinde yara gibi sırıtan çirkin beton yığının aksine, emekle şekillenen taşın sıcaklığı daha güzel durmaz mı?

Sözün özü, tarihi Müftü Köprüsü aslına uygun olarak yeniden İnşa edilmelidir!



ARŞİV YAZILAR