Barış Eroğlu | İDEOLOJİK KÖRLÜK | MERSİN MOZAİK
Barış Eroğlu

Barış Eroğlu

İDEOLOJİK KÖRLÜK


‘Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olarak yaşadığı Küfe şehrinden, bir Arap, devesiyle Şam’a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:

– Ver o dişi deveyi bana! demiş. Tartışma büyümüş, Küfe’den gelen adam, “Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye’ye yansımış.

Halk meydanda toplanmış…

Muaviye, Küfe’den gelenle Şam’da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:

– Bu dişi deve Şamlınındır!

Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:

– Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?

Cemaat hep birlikte bağırmış:

– Şamlınındır!

Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış:

– Ey Küfeli, dinle!

Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: “Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!’

Birçok kez okumuş ya da dinlemiş olabilirsiniz bu hikâyeyi. Kimi kaynaklar, aslı olmadığını söyler.

Aslı var ya da yok bu işin uzmanları bilir ama verdiği mesaj bakımından öğretici nitelikleri bulunur.

İdeoloji, kitleleri bir arada tutan bir harçtır. İdeolojinin temelini dini, siyasi öğeler oluşturabilir. İdeoloji ülküdür. Bir öğreti oluşturur. İdeoloji kişi ve kurumların davranışlarına yön verebilir.*

İnsanlar ise, sürekli olarak gerçeği aramak üzerine çaba gösterirler. Aynı zamanı yaşayan insanların, aynı olayları yaşasalar bile aynı sonuçlara ulaşamadıkları da oldukça sık görülür. Her bireyin kendi gördüğünü ve anladığını gerçek zannetmesi, diğer düşünceleri yok sayması ise gerçekler karşısında körleşmenin ana sebebidir.

Düşünsel ya da ideolojik körleşmeyi birbirine körü körüne âşık olan çiftlerin durumuna da benzetebiliriz. Bu çiftler için aşk sözcüğü:

Bağlılık ve itaat isteyen, karşısındaki insanda sadece görmek istediklerine odaklanılan, toz pembe bir dönemin ifadesi olarak kullanılabilir. Aştan etkilenen insanların davranışlarına baktığımızda aklın ve mantığın devre dışı kaldığı durumlara oldukça çok rastlarız. Aşık insan bir yandan sevdiğine toz kondurmazken, diğer yandan işler yolunda gitmediğinde ise nefret duygularına hâkim olamayabilir. Bu akıl körlüğünden yola çıkarsak, bir durumun değerlendirilmesinde nesnel verilere göre değilde öznel verilere göre yapılan değerlendirmeler gerçekliği çarpıtmaktadır. *

Konunun özüne dönecek olursak, ideolojik körlük:

“Bireylerin, kişi, kurum, olay ve dünyayı değerlendirirken nesnel gerçekliği aramak yerine kimliklerinin, önyargılarının, duygularının, psikolojik ve sosyal benliklerinin etkisi ile doğruluğu kanıtlanmamış verilerle ve ait oldukları sosyal, siyasal, kültürel ve ideolojik grupların, öğretilerin, inançların etkisi ile hareket etmelerine ideolojik körlük” denir. *

Bu tanıma uygun davranış şeklini ülkemizde futbol takımı tutarcasına körü körüne siyasi bir ideolojinin peşinden koşan bilinçsiz topluluklarında görebilirsiniz. Bu topluluk gerçekliği sorgulamak adına hiç bir kaygı gütmemektedir. En basit haliyle bir olayın gerçekliği karşısında;

‘Nasıl olmuş?’, ‘Ne olmuş?’, ‘Nerede olmuş?’, ‘Neden olmuş’, ‘Ne zaman olmuş?’ ve olayın tarafları ‘Kim’ sorularının bile cevaplarını merak etmeden söylenilenlere inanarak davranışlarını şekillendirmektedir.

Başka bir örnekte:

İdeolojilerin himayesine hapsolmuş, çıkarlarını gerçeklerin önünde tutarak yayın yaptığını bildiği halde hep aynı haber kanalından haber alan insanları gösterebiliriz. Onlar için heberin gerçekliği değil oluşturmak istediği algı önem arz etmektedir.

Yazımızın başındaki hikaye ile bağdaştıracak olursak bu tarz kişiler için ne olduğu değil, taraf olduğu kişilerin ne söylediği önemlidir.

Demokratik bir toplumlarda her görüşe ve her görüşten insana saygı duymak gerekir. Ancak aynı olay karşısında tutarsızlık gösteren düşünce yapısındaki insanlara ise saygı değil ancak tahammül gösterilebilir.

Yazımızı, halkına uşaklığı değil özgürlüğü uygun görerek, ideolijik körlüğe karşı çıkan bir liderin anısı ile bitirmek istiyorum.

İngiltere Kralı 8. Edward, 1936 yılında Ulu Önderimize bir nezaket ziyareti gerçekleştirir. Atatürk konuğunun en iyi şartlarda ağırlanmasını emreder. Öyle de olur.

Akşam yemeği sırasında servis yapan bir garsonun ayağı halıya takılır ve elindeki herşey yere dökülür. Bu manzarayı fırsat bilen İngiliz Kralı:

“Yeni bir ülke kurdunuz ama ekselansları, henüz hizmet edecek bir uşağınız bile yok” sözlerini sarf eder.

Mustafa Kemal Atatürk hiç istifini bozmadan bu sözlere yanıt verir;

“Haklısınız ekselansları, ben bu millete her şeyi öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim” der.

 

*Türk Dil Kurumu Sözlükleri

*(Acar&Aka, 2020), İdeolojik körlüğün siyasi parti üyeleri üzerinde yansıması



ARŞİV YAZILAR