Barış Eroğlu | SOFRAYI KURAN KALDIRSIN | MERSİN MOZAİK
Barış Eroğlu

Barış Eroğlu

SOFRAYI KURAN KALDIRSIN


Biz yedik Allah arttırsın; sofrayı kuran kaldırsın.

Bu sözü birçoğumuz biliriz.

Bir rivayete göre:

Harmanı kaldırdıktan sonra rahata kavuşan bir çiftçi kendine ve ailesine ziyafet vermek ister. Bunun üzerine tencereler kaynar, yemekler yapılır. Uzunca bir sofra kurulur. Tam da aile üyeleri sofraya oturacakken haberi alan konu komşu çat kapı misafir gelirler. Ev sahibi de her gelen misafire yerini verir ve en sonunda kendisi sofranın dışında kalır. Misafirler yemekleri bir nefeste bitirdikten sonra şu duayı yaparlar:

Biz yedik Allah arttırsın, sofrayı kuran kaldırsın.

 

Misafirperverlik mi desek yoksa uyanıklık mı? Bilemedim.

 

Geçtiğimiz günlerde ülkemizin yol haritasını çizen bir seçime şahit olduk. Seçim sonuçları açıklandıktan sonra kimileri sevinirken kimileri de hayretler içinde düşüncelere daldı…

Seçimden önce ise siyasilerin bol keseden kurdukları hayali sofralara misafir olduk.

Bir ev sahibi ev yapacağım derken diğeri ise o evi bedava vereceğim dedi.

Biri bayramda ikramiye iki bin Türk Lirası olacak derken diğeri yedi bin beş yüz Türk Lirası olacak dedi.

Biri ekmeğinizden göçmenlerde yiyecek derken diğeri göçmenler çok yedi biraz da kendi evlerinde yesinler dedi.

 

Sonuçta ortaya hayali bir sofra kuruldu. Bu sofraya kimisi koşarak kimisi ayakları geri gide gide gitti.

Şimdi ise herkes vaat edilen yemeğin gelmesini bekliyor.

Sofrayı kuralar ise vaat ettiklerini yapmak için hiç aceleci değiller…

 

Siyasette ‘söz namustur’ kavramını çokça duymuşsunuzdur. Ancak bu kavramın birçok kez de içinin boşaltıldığını görmüşsünüzdür. Siyasilerin verdikleri sözleri tutmakta zorlandıklarını da…

Peki bizler, vatandaşlar olarak verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğinin takibini yapıyor muyuz?

Her sorumlu vatandaş gibi vekil tayin ettiklerimizin, verdiğimiz görevleri doğru yaptıklarını denetliyor muyuz?

Ülkemizin çıkarlarını kişisel çıkarlarımızın önüne koyarak gözlemlerimizi tarafsızca yapabiliyor muyuz?

 

Eğer bu söylediklerim karşısında net cevap veremiyorsanız durup bir düşünmenizi öneririm.

Bu ülkenin sonradan olma değil de atadan kalma vatandaşları olarak, haklarınızı ne kadar savunabiliyorsunuz?

Yarınlarımız için nasıl bir mücadele veriyorsunuz?

Onurunuzla yaşayabiliyor musunuz?

Unutulmamalıdır ki:

Hz. Hüseyin'in başı kesilip camiye atıldığında, cami cemaati tepki göstermedi. Çünkü, Yezid karınlarını doyuruyordu (Prof. Dr. İ. Ortaylı).



ARŞİV YAZILAR