Bedir Solmaz | Yüreğimde cankurtaran sirenleri... | MERSİN MOZAİK
Bedir Solmaz

Bedir Solmaz

Yüreğimde cankurtaran sirenleri...


…evlerin arkasından bakmak, bir insanın sırtından bakmak gibiydi. İçinde neler olduğu anlaşılmaz.

Cengiz Aytmatov, kişinin iç dünyasındaki bilinmezliği “Beyaz  Gemi” isimli eserinde yukarıdaki yalın tümceyle betimler.

Her kişinin içinde bir dünya vardır...

Zaaflar, tutkular, hırs, beklentiler, iyilik, kötülük, inanç, inançsızlık, kıskançlık gibi daha birçok öğeden kurulu kişinin iç dünyasını en yakını dahi bilmez; ancak yaşam denen sınavında, bazı özellikler kişi istemese de dışa vurur.

İşte kişinin insan olup olmadığı dışa vuran yüzünden anlaşılır...

Güzellik, çirkinlik, suç, ahlak, değer yargıları, kısacası dünyadaki iyi ya da kötü olaylar kişilerin dışa vuran yönleri doğrultusunda şekillenir.

Günümüz dünyasının acı gerçeği, olaylara kişilerin insan yanının değil de zaaflarının yön verdiğidir.

Eğer aksi olsaydı, insan soyu eninde sonunda bir noktada bitecek olan yaşam sürecinde kuluçkalığını yaptığı  bunca yıkıma uğramazdı.

Çoğumuz  bu yalın gerçeği bilmemize karşın yine de bazı olaylar karşısında hayrete düşmekten kendimiz alamayız.

Başkalarını bilmem, ama ben böyleyim.

Sanki  kişileri tanımıyor, olayların tahlilini yapamıyormuşum gibi olmayacak şeyler için, sonucun değişmeyeceğini bile bile kendimi paralarım.

Sonuçta karşındaki de insan; istekleri, zaafları, tutkuları, özlemleri var; bu doğrultuda şekillenen, şekillendirilen iç dünyalarda esen fırtınaları hesap etmek çok güç. Onun eylemleri, küçücük bedendeki dışarıdan asla kestirilemeyen koca dünyanın çalkantısı ölçeğinde devinip kendi değer yargı kalıbı doğrultusunda akacaktır...

Burada önemli olan, değer yargı kalıplarının kimlerin çıkarına göre oluşturulduğudur...

İnsanlık tarihinde baktığımızda, bazı istisnaları saymazsak değer yargı kalıplarının akış yönü hep güçlünün çimdiği mutluluk denizini dolduracak biçimde düzenlenmiştir.

Dünyanın dört bir yanında birbiri ardına patlak veren savaşların, ülkelerdeki iç gerilimlerin, körüklenen ayrılıkçı akımların, dinler arası çekişmelerin özünde, suyun akış yönünün çevrilmesi mücadelesi yatmaktadır.

Tarihler boyunca süren bu mücadelede insanlık ağacının az filizi budanmamıştır.

Günümüzde yaşananlar da gösteriyor ki, zalimler budamaktan yorulmadığı gibi, mazlumlar da budanmaktan yılmayacak.

Sözün özü; bir yanda payına düştüğü ölçüde tıkınan gürbüz bedenler, diğer yanda açlıktan derisi kemiğine yapışmış umarsız insanlar.

Bir hoş olmuyor musunuz  gördükçe / Çıplak ayakları / Çatlak elleri / Terden lime lime  gömlekleri…

Eziliyor içim düşündükçe / Yüreğimde cankurtaran sirenleri…



ARŞİV YAZILAR