Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Abdurrahman Yıldız,"Aydıncıklılar bu sıralar bir taş ocağı belası ile uğraşıyor, Şehrin hemen kıyısında, ilçeye su ve temiz hava sağlayan ormanın göbeğinde, zeytin bahçeleri ve seraların ortasında kocaman bir orman alanında kurulan taşocağı. Ocağın kurulduğu alana gittik. Akıl almıyor, bir insan yaşadığı ve her şeyini borçlu olduğu bir kente ve o geleceğine nasıl bu kadar kolay ihanet edebilir?"
Küresel ısınma, kuraklaşan doğa, bozulan çevre, kontrolsüz sanayi vb. olumsuzlular dünyaya paralel, ülkemizi ve Mersin’i de tehdit ediyor…
Bir avuç özverili çevre dostu yurtseverin çabaları yetersiz kalıyor…
Toprağın bağrı yarılarak talan edilen doğada Mersin için güncel tehdit taşocakları…
Tam sayıları bilinmese de çevrecilerin bildirdiğine göre yaklaşık 30’un üzerindeki taşocakları gün geçtikçe boyutlanıp çoğalarak gürültü kirliliğinin yanı sıra tarım alanlarını istila ediyor…
İçinden geçtiğimiz süreçte Aydıncık’taki taşocağı gündemde.
Konuyla ilgili araştırma yapıp değerlendiren Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Abdurrahman Yıldız,” Son yıllarda nükleer santral inşaatının bölgede yarattığı lüzumsuz kalabalıktan nasibini alan, hızla doğal güzelliklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan güzel ilçemiz…”diyerek Aydıncık’ın geleceğinin sıkıntılı olduğuna dikkat çekiyor.
Yıldız Konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede özetle u görüşleri dile getirdi:
“Gilindire neresi olduğunu çoğumuz bilmeyiz oysa Dünyanın 8. Harikası olduğu söylenen bilindiği ismiyle Girindire Mağarası Aydıncık sınırları içerisinde konumludur.
Aydıncık. Mersinimizin en küçük, nüfusu en az ilçesi. Dünyadaki en güzel sahillerden birine sahip, ilçeye ilk gelenlerin, sürekli yaşamak istediği enfes belde.
Son yıllarda nükleer santral inşatının bölgede yarattığı lüzumsuz kalabalıktan nasibini alan, hızla doğal güzelliklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan güzel ilçemiz.
Aydıncıklılar bu sıralar bir taş ocağı belası ile uğraşıyor, Şehrin hemen kıyısında, ilçeye su ve temiz hava sağlayan ormanın göbeğinde, zeytin bahçeleri ve seraların ortasında kocaman bir orman alanında kurulan taşocağı.
Ocağın kurulduğu alana gittik. Akıl almıyor, bir insan yaşadığı ve her şeyini borçlu olduğu bir kente ve o geleceğine nasıl bu kadar kolay ihanet edebilir?
Bölgede daha geçen yıl meydana gelen büyük bir yangın felaketinden kurtulan tek ormanını nasıl bu kadar kolay gözden çıkarabilir?
Ocağın işletmeciliği yapan firma hakkında küçük bir araştırma yaptık; sonuç vahim. Şirketi, ilçenin şehremini kurmuş, geçen yıl da oğluna devretmiş. Yani kenti teslim ettiğimiz kişi/kişiler maalesef kentin altını oyuyor.
Ocağın işletme ruhsatına gelince zaten mahkemeye konu olmuş ve Süreç devam ediyor. O da başka garabet. Önce bir ruhsat alınmış nasıl olduğu karışık. Sonra ruhsat sahibi şirket batmış ve ruhsat kadük duruma düşmüş. Yıllar sonra şehremini ve oğlunun şirketi nasıl olduğu anlaşılmaz bir şekilde işlevsizleşen ruhsatı kendi şirketlerine uydurmuşlar ve maalesef başlamışlar kazmaya. Ama sanırız yakında mahkeme bu konuda da kararını verecektir.
Bölgenin fotoğraflarını çektik, madende çalışan bir kepçe var. Bu aracında Aydıncık Belediyesi'nin envanterine kayıtlı araçlardan olduğu söyleniyor. İlgililer Aydıncık Belediyesi'nin makine parkındaki araçlarla karşılaştırsın.
El vicdan, el insaf. Nereleri kimlere emanet ettiniz Aydıncıklılar?
Mersinli vatandaşlarımızı, bu emanete bakıp ilçenin güzelliklerinin çocuklarının kendilerine emanet olduğunu unutmadan, dünya güzeli eşsiz ilçelerine sahip çıkmya çağırıyoruz…”