Güzel günlerinin geleceğine inanan o isimsiz kahramanlar, uğruna kanlarını ve canlarını verdikleri vatan topraklarının emperyalistlerce örtülü olarak tekrar işgal edildiğini görselerdi ne derlerdi acaba? Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizin yanı sıra ebediyete göçen gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.
30 Ağustos Zaferi’nin 101. Yıldönümünde, daha önce söylenenleri tekrar etmek yerine, o günlerden bir kesiti Türk dilinin en büyük şairi Nazım Usta’nın dizeleriyle gözlerimizde canlandırmaya ne dersiniz?..
…
Saat iki otuz.
Kocatepe yanık bir bayırdır,
ne ağaç, ne kuş sesi
ne toprak kokusu vardır.
Gündüz güneşin
gece yıldızların altında kayalardır.
Ve şimdi gece olduğu için
ve dünya karanlıkta daha bizim
daha yakın
daha küçük kaldığı için
ve bu vakitlerde topraktan ve yürekten
evimize, aşkımıza ve kendimize dair
sesler geldiği için
kayalıklarda şayak kalpaklı nöbetçi
okşayarak gülümseyen bıyığını
seyrediyordu Kocatepe’den
dünyanın en yıldızlı karanlığını.
Düşman üç saatlik yerdedir.
Ve Hıdırlık Tepesi olmasa
Afyonkarahisar şehrinin ışıkları gözükecek.
Şimali garbide Güzelim Dağları,
ve dağlarda tek
tek
ateşler yanıyor.
Ovada Arçay bir pırıltı halinde
ve şayak kalpaklı nöbetçinin hayalinde
şimdi yalnız suların yaptığı bir yolculuk var.
Arçay belki bir akarsu
belki bir ırmak
belki küçük bir nehirdir.
Arçay Dereboğazı’nda değirmenleri çevirip
Kılçıksız yılanbalıklarıyla
Yedişehitler Kayası’nın gölgesine girip çıkar
ve kocaman çiçekleri eflatun
kırmızı
beyaz
ve sapları bir, bir buçuk adam boyundaki
haşhaşların içinden akar.
Ve Afyon önünde
Altıgözler Köprüsü’nün altından
gündoğuya dönerek
ve Konya tren hattına rastlayıp yolda
Büyük Çobanlar Köyü’nü sola
ve Kızılkilise’yi sağda bırakıp gider.
Düşündü birdenbire kayalıklardaki adam
kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri,
kim bilir onlar ne kadar büyük
ne kadar uzundular?
Birçoğunun adını bilmiyordu,
yalnız Yunan’dan önce ve seferberlikten evvel
Selimşahlar Çiftliği’nde ırgatlık ederken Manisa’da
Geçerdi Gediz sularını başı dönerek.
Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
Şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
öcalcı, güzel ve rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu mavzerinin yanında
Kocatepe’de gözetleme yerinde…
Güzel günlerinin geleceğine inanan o isimsiz kahramanlar, uğruna kanlarını ve canlarını verdikleri vatan topraklarının emperyalistlerce örtülü olarak tekrar işgal edildiğini görselerdi ne derlerdi acaba?
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizin yanı sıra ebediyete göçen gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.