1922 Ağustosu’ndan Bir Kesit... | MERSİN MOZAİK

1922 Ağustosu’ndan Bir Kesit...

1922 Ağustosu’ndan Bir Kesit... mersinmozaik.com

Güzel günlerinin geleceğine inanan o isimsiz kahramanlar, uğruna kanlarını ve canlarını verdikleri vatan topraklarının emperyalistlerce örtülü olarak tekrar işgal edildiğini görselerdi ne derlerdi acaba? Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizin yanı sıra ebediyete göçen gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.

30 Ağustos Zaferi’nin 101. Yıldönümünde, daha önce söylenenleri tekrar etmek yerine, o günlerden bir kesiti Türk dilinin en büyük şairi Nazım Usta’nın dizeleriyle gözlerimizde canlandırmaya ne dersiniz?..

Saat iki otuz.

Kocatepe yanık bir bayırdır,

ne ağaç, ne kuş sesi

               ne toprak kokusu vardır.

Gündüz güneşin

              gece yıldızların altında kayalardır.

Ve şimdi gece olduğu için

ve dünya karanlıkta daha bizim

    daha yakın

               daha küçük kaldığı için

ve bu vakitlerde topraktan ve yürekten

evimize,  aşkımıza ve kendimize dair

                             sesler geldiği için

kayalıklarda şayak kalpaklı nöbetçi

okşayarak gülümseyen bıyığını

                            seyrediyordu  Kocatepe’den

                                        dünyanın en yıldızlı karanlığını.

Düşman üç saatlik yerdedir.

Ve Hıdırlık Tepesi olmasa      

Afyonkarahisar şehrinin ışıkları gözükecek.

Şimali garbide Güzelim Dağları,

ve dağlarda tek

                      tek

                       ateşler yanıyor.

Ovada Arçay bir pırıltı halinde

ve şayak kalpaklı nöbetçinin hayalinde

                şimdi yalnız suların yaptığı bir yolculuk var.

Arçay belki bir akarsu

                          belki bir ırmak

                                 belki küçük bir nehirdir.

Arçay Dereboğazı’nda değirmenleri çevirip

                     Kılçıksız yılanbalıklarıyla  

                      Yedişehitler Kayası’nın gölgesine girip çıkar

ve kocaman çiçekleri eflatun

                                         kırmızı

                                                  beyaz

ve sapları bir, bir buçuk adam boyundaki

                                                haşhaşların içinden akar.

Ve Afyon önünde

Altıgözler Köprüsü’nün altından

                         gündoğuya dönerek

ve Konya tren hattına rastlayıp yolda

Büyük Çobanlar Köyü’nü sola

         ve Kızılkilise’yi sağda bırakıp gider.

Düşündü birdenbire kayalıklardaki adam

   kaynakları ve yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri,

kim bilir onlar ne kadar büyük

                             ne kadar uzundular?

Birçoğunun adını bilmiyordu,

yalnız  Yunan’dan önce ve seferberlikten evvel

Selimşahlar Çiftliği’nde ırgatlık ederken Manisa’da

                     Geçerdi Gediz sularını başı dönerek.

Dağlarda tek

                   tek

                       ateşler yanıyordu.

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki

Şayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden

öcalcı, güzel ve rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu mavzerinin yanında

Kocatepe’de gözetleme yerinde…

Güzel günlerinin geleceğine inanan o isimsiz kahramanlar, uğruna kanlarını ve canlarını verdikleri vatan topraklarının emperyalistlerce örtülü olarak tekrar işgal edildiğini görselerdi ne derlerdi acaba?

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizin yanı sıra ebediyete göçen gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.