Peter Whibberley, “Eğer negatif artık saniye uygulamaya konursa, bu sistemsel karmaşaya yol açabilir. Bu yüzden bu kararı vermeden önce uzun dönemli verilerle dikkatli analiz yapmak gerekiyor.”
Ümit Solmaz
Dünya’nın dönüş hızı hızlanıyor. 2020 yılından bu yana gezegenimiz, kayıtlara geçen en kısa günlerini yaşamaya başladı. Time and Date verilerine göre, şimdiye kadarki en kısa gün 5 Temmuz 2024 tarihinde gerçekleşti ve bu gün, standart 24 saatlik süreden 1.66 milisaniye daha kısa sürdü. Bu olağandışı durum, bilim dünyasında büyük bir dikkatle izleniyor. Gezegendeki zaman ölçümünü düzenleyen bilim insanları, gerekirse resmi saatlerden bir saniyeyi çıkarmayı tartışıyor. Bu işlem, zaman hesaplamalarında nadiren başvurulan ve bugüne kadar hiç uygulanmamış olan "negatif artık saniye" kavramını gündeme getiriyor.
Kaliforniya Üniversitesi, San Diego’dan jeofizikçi Prof. Dr. Duncan Agnew, Mart 2024’te yaptığı açıklamada, yaşanan bu değişimi şöyle yorumladı: “Bu eşi benzeri görülmemiş bir durum ve önemli bir mesele. Bu, Dünya’nın dönüşündeki felakete yol açacak büyük bir değişiklik değil ama yine de dikkate değer bir şey. Bu, içinde bulunduğumuz zamanın ne kadar sıra dışı olduğuna dair bir başka gösterge.” Dünya’nın dönüşü, genellikle Ay’ın çekim etkisi, atmosferik basınç değişimleri, okyanus akıntıları ve Dünya’nın iç yapısındaki hareketlerle belirli bir dengesizlik gösterir. Ancak son yıllarda ölçülen bu tür kısalmalar, önceden gözlemlenmeyen bir hızlanma trendini ortaya koymaktadır. Uzmanlar, bu durumun çeşitli nedenleri olabileceği üzerinde duruyor: Ay’ın Dünya’dan uzaklaşması: Ay, her yıl yaklaşık 3.8 cm uzaklaşmakta ve bu durum Dünya’nın dönüşünü yavaşlatması beklenirken, bazı zamanlarda beklenmedik etkilere yol açabiliyor. Kutuplardaki buz kütlelerinin erimesiyle gezegenin kütle dağılımı değişiyor. Bu durum, dönüş hızını da dolaylı yoldan etkileyebiliyor. Dünya’nın sıvı dış çekirdeğindeki dinamikler, gezegenin dönüş ekseninde sapmalara ve hız değişimlerine neden olabiliyor.
Uluslararası Dünya Rotasyonu ve Referans Sistemleri Servisi (IERS), 2024 yılında en kısa günün 9 Temmuz, 22 Temmuz veya 5 Ağustos tarihlerinde yaşanabileceğini öngörüyor. İlginç bir şekilde bu tarihler, Ay’ın Dünya’ya en uzak olduğu dönemlerle örtüşüyor. Bu durum, Ay’ın Dünya üzerindeki gelgit etkilerinin dönüş hızını etkileyebilecek kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Günümüzde saat sistemleri, son derece hassas atomik saatler kullanılarak belirlenmektedir. Ancak Dünya’nın dönüşündeki bu milisaniyelik sapmalar biriktiğinde, zamanı düzenleyen otoritelerin artık saniye ekleme veya çıkarma yöntemine başvurması gerekir. Bugüne kadar, zaman ölçümünü Dünya'nın dönüşüyle senkronize tutmak için 27 kez artık saniye eklendi, fakat henüz hiç çıkarılmadı. Eğer Dünya'nın dönüşü hızlanmaya devam ederse, insanlık tarihinde ilk kez bir negatif artık saniye uygulaması gündeme gelebilir. Bu tür bir değişiklik, özellikle küresel GPS sistemleri ve yüksek frekanslı finansal işlemler gibi teknolojilerde ciddi teknik düzenlemeler gerektirebilir.
Bazı bilim insanları bu hızlanmayı geçici ve döngüsel bir doğa olayı olarak değerlendirirken, bazıları ise bunun uzun vadeli iklim değişikliği ve içsel jeofiziksel süreçlerle bağlantılı olabileceğini savunuyor. Örneğin, İngiltere Ulusal Fizik Laboratuvarı’ndan zaman ölçüm uzmanı Dr. Peter Whibberley, bu konuda temkinli bir yaklaşım öneriyor: “Eğer negatif artık saniye uygulamaya konursa, bu sistemsel karmaşaya yol açabilir. Bu yüzden bu kararı vermeden önce uzun dönemli verilerle dikkatli analiz yapmak gerekiyor.”
Dünya’nın her geçen yıl daha kısa günler yaşaması, yalnızca jeofiziksel bir olgu değil, aynı zamanda zaman anlayışımızın ve teknolojik sistemlerimizin sınırlarını zorlayan bir gelişmedir. Bilim insanları bu süreci izlemeye ve olası senaryolara karşı hazırlık yapmaya devam ediyor.