Çoğunlukla birçok yapının yakılıp yıkılarak otoparklara çevrildiği Camişerif, Mesudiye, Çankaya, Mahmudiye, Kiremithane, Bahçe mahallelerinde bulunan sit kapsamındaki tarzlarının son örnekleri konumundaki çatıları kiremitli kagir ve bağdadi yapılar, belediyelerin proje hazırlayıp uygulamaması, yüksek maliyet nedeniyle mülk sahiplerinin de restore ettirmemesi sonucu zamana yenik düşerek yok oluyorlar.
Bazı kentlerde restore edilerek gelir kaynağına dönüştürülen özgün tarihi yapılar, Mersin'de ise belediyelerin ihmale dayalı tutumları nedeniyle soruna dönüştüler!
Belediyeleri göreve çağıran teknik çevreler ve mülk sahiplerinin feryatları dikkate alınmıyor.
Belediyeler sembolik olarak tek tük yapıların restorasyonundan öte adım atıp gerekli projeleri gündemlerine almıyorlar.
Belediyeler betona gömdükleri kaynakların küçük bölümünü ilgili yapılara harcasalar kentin tarihi dokusu korunur!
Oysa Kastamonu, Odunpazarı, Beypazarı, Muğla örneklerinde olduğu gibi kapsamlı proje hazırlanarak yaşama geçirilse halen ekonomik ve sosyal çöküntü bölgesine dönüşen semtler de cazibe merkezlerine dönüşebilir.
Çoğunlukla birçok yapının yakılıp yıkılarak otoparklara çevrildiği Camişerif, Mesudiye, Çankaya, Mahmudiye, Kiremithane, Bahçe mahallelerinde bulunan sit kapsamındaki tarzlarının son örnekleri konumundaki çatıları kiremitli kagir ve bağdadi yapılar, belediyelerin proje hazırlayıp uygulamaması, yüksek maliyet nedeniyle mülk sahiplerinin de restore ettirmemesi sonucu zamana yenik düşerek yok oluyorlar.
Günün kullanım anlayışının gerisinde kalan yapıların birçoğu kurtarılacağı umudunu kaybeden sahiplerince de gözden çıkarılmışlar.
Sahipsiz kalan yapılarda gerekli bakımlar yapılamayınca çevrede çirkin görüntü oluşturmasının yanı sıra insanların can ve mal güvenliğine dönük tehdit unsuruna dönüşüyorlar!
Kullanamadıkları ata mülklerinin külfete dönüşmesinden yakınan görüşünü aldığımız sorundan etkilenen vatandaşlar,” Çocukluğumuzun en güzel yıllarının geçtiği evler birer harabeye dönüştü. Yıkılmaya yüz tutan yapılar yanından gelip geçenlerin can ve mal güvenliğini tehdit ediyor. Birisine bir şey olsa bizleri sorumlu tutarlar. Belediyeler, ‘Girmek yasak!’ uyarılı sit tabelası asarak bir ölçüde kendilerini güvenceye alıyorlar. Özetle ata mülkümüz artık bize külfet oldu. Elini çabuk tutanlar bir şekilde ortadan kaldırdıkları binaların yerine otopark yaptılar. O yolu seçenler azda olsa gelir elde ederken, bizlerse kullanamadığımız viraneye emlak vergisi ödüyoruz. Televizyonlarda izlerken imreniyoruz, Kastamonu, Odunpazarı, Beypazarı ve Muğla gibi yerlerde SİT yapılar belediyelerce geliştirilen projelerle kullanıma açılarak gelir kaynağa dönüştürülmüş. Bizim belediyeler ise ‘SİT ALANIDIR, GİRMEK TEHLİKELİ VE YASAKTIR!’ tabelası asmakla yetiniyor. Başta Büyükşehir olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşları soruna çözüm bulmaya çağırıyoruz.”görüşlerini dile getiriyorlar
.jpg)
