Antik Kilikya’nın orta bölgelerinde yer alan Aydıncık, literatüre Kelenderis Limanı’yla ön plana çıkarak girmiştir.

Tüm Arkeolojik değerler gibi günü ışığına çıkarılmayı bekleyen Kelenderis, 1990’lı yılların başında şimdilerde Profesör olan dönemin doçenti Levent Zoroğlu’nun üstün çaba ve çalışmalarıyla kamuoyu gündemine taşınmıştır.   

Aydıncık’a konumlu Kelenderis Antik Kenti, Prof. Dr. Levent Zoroğlu’nun tezine göre İç Anadolu’nun Akdeniz’e açılan kapıdsıdır. Geçmişi M.Ö 6. Yüzyıla işaretli olup Senir Dağları’nın Akdeniz’e uzantı yaparak oluşturduğu Karabıyık Burnu ile Sancak Burnu arasında kalan koyda yer almaktadır.

Liman gerisinde, tamamen toprak altında bulunan tarihi tiyatro ve Roma çağlarına ait çok sayıda kaya mezarı da antik kentin önemli yapıları arasında. Kazılar sırasında keşfedilen zengin mezarların hem batı hem de doğu arasında geçiş izleri taşıdığı ve ticaretle zenginleşen kentte, halkın refah seviyesinin de yüksek olduğu belirlenmiş.

Tarihi kayıtlara göre MÖ 600’lü yıllarda Sisam Adası’ndan gelen İyonlu göçmenlerin ticaret merkezi yaparak Helenleştirdiği şehir, MÖ 460-454 yılları arasında Attika-Delos Deniz Birliği’nin doğudaki merkeziydi. En parlak dönemi MÖ 5. ve 4. yüzyıllar arasında geçirdiği tahmin edilen Antik Kelenderis Kenti, MÖ 1. yüzyılda korsan baskınları yüzünden çok zor durumlara düşerek bazı tahribatlara uğramıştır.

Antik Kent, Romalıların Akdeniz ticaret yolunu güvenlik altına almasının ardından ikinci parlak dönemini yaşamış. Milattan Sonra Orta Çağ’dan başlayarak önce Bizans, daha sonra Selçuklu egemenliğine geçer.

Osmanlılar döneminden 20. yüzyılın başlarına kadar Anadolu ile Kıbrıs arasındaki deniz ulaşımında önemli bir liman olma özelliğini sürdüren kent, gerekli düzenlemeler yapılarak özellikle Mozaik turizme açılmış değil.

Araştırma ve çalışmalarına 1986 yılında başlayan Prof. Dr. Levent Zoroğlu, Kelenderis’le bağını koparmayarak, her fırsatta hak ettiği yere getirilmesinin gerektiğinin altını çizmektedir.