Antik Kiliya'nın gözdesi olduğunun otorotilerce  altı çizilen Türkiye'nin en uzun kıyı şeridine sahip Mersin'in sahilleri ve Toroslar tarihi ve doğal zenginlillerle bezeli...

321 klimetrelik sahil bandında insanın ulaşabildiği isitisnasız her yer birbirinde değerli tarihi kalıntılarla dikkat çekerken, ne yazık ki arkelojik  potansiyel gerekli projeler üretilerek korunup gelir kaynağına dönüştürlemiyor.

İlgili güzelliklerden birisi de Anamur Mamure Kalesi...

Mersin-Antalya karayolunun güzegahında deniz kıyısındakonumlu kale, 3. ve 4. yüzyıllarda Akdeniz ve Kilikya ticaret yollarını gözetlemek için Romalılar tarafından inşa edildi kayıtloara not düşülüyor. Kale, savunma açısından son derece önemli bir konuma sahip olması nedeniyle Romalılar'dan Karamanoğullar'ına kadar çok sayıda medeniyete ev sahipliği yaptığı süreçlerde çok  saldırıya uğradığı günümüze ulaşan bilgiler arasında dikkat çekiyor.

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 1221 yılında fethedilen kalenin Selçuklular'ın zayıflamasına paralel bölgedeki Hristiyan birlikler tarafından kontrol altına alınmış.

Bölgeyi Türklerin hakimiyetine almak isteyen Karamanoğlu Mahmut Bey ile ordusu tarafından kuşatılan ve 14. yüzyılda yeniden kazanılan kaleye, onarılmasının ardından "Mamure" ad verilir...

Karamanoğlu Mahmut Bey, kalenin içerisine asırlardır ibadet mekanı olan tek minareli camiyi inşa ettirmiştir.

Bugünlere ulaşan en büyük Orta Çağ kalelerinden birisi konumundaki Mamure Kalesi, deniz hakim  manzarası, 39 kulesi; estetik mimariye uygun yerleştirilen   burçları, su ihtiyacını karşılayan sarnıçları ve hamam kalıntılarıyla türünün ender örneklerindendir.