Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin’in birilerinin masa başında çizdiği plan sığmadığını vurgulayarak, büyümek isteyen Mersin’in ayağında zincir olduğunu dile getirdi.
Sanayiden, üretimden uzaklaşan kent ve ülkenin büyüyemeyeceğinin altını çizen Kızıltan yaptığı açıklamada şu görüşleri ifade etti, “MTSO’da göreve geldiğimiz 2018 yılında en önemli gündemimiz ÜRETEN MERSİN kavramını, uygulamaya dayanan projelerle ve işbirlikleriyle güçlendirmek oldu. 2019 yılında patlak veren pandemi bile buna engel olamadı. Mersin, Türkiye’de sağlıklı bir şekilde üreten, katma değer yaratan, ihracatını katlayan nadir kentlerin başında geldi. 2018-2022 yılları arasında görev yaptığımız dönemde Mersin il ve ilçelerinde OSB sayıları arttı. Sanayici sayısı arttı. Üretim yerleri arttı. Şirket sayımız göreve geldiğimiz 2018 yılında MTSO üyesi bazında 20 binlerden, bugün 31 binlere ulaştı. Mersin üretimde, hizmetlerde, ticarette katma değer yaratmaya devam etti. 2022 yılı sonu itibariyle ihracatta tarihi bir rekorla 6 milyar doları gördük. Mersin toplamda tek başına 20 milyar dolar, hinterlandı ile- yani etkileşimde olduğu çevre illerle birlikte- bölgesel anlamda 50 milyar dolar ticaretin döndüğü bir yer haline geldi. Ve artık Mersin var olan elbiseye sığmamaktadır. Mersin birilerinin bir yerlerden masa başında çizdiği planlara sığmıyor. Mersin, büyümek istiyor ama ayağında zincirler var.
Kapımızda bekleyen yatırımcıya üretim alanı sunamıyoruz
Mersin Limanı kentimizin en önemli değeri. Ancak bir lojistik merkez olan Mersin’e maksimum kapasitesi 3.5 milyon TEU olan Mersin Limanı yetmiyor. Kısa sürede de ne kadar genişleme yapılırsa yapılsın yetersiz kalacaktır. Mersin Ana Konteyner Limanı’nın hayata geçmesi bu anlamda kentin en elzem konusudur. Çünkü Mersin’in sanayi üretimi, tarım-gıda üretimi, lojistiği ve dış ticaretinin devamı bu üretimin dünyaya erişmesine bağlıdır. Dünya konjonktürü bir fırsat yaratmıştır. Bugün Mersin, Rusya’dan Amerika’ya kadar birçok ülkenin üretim yatırımı ve pazarlara ulaşmak anlamında gözünü diktiği bir nokta haline gelmiştir. Rusya Avrupa’nın ambargosundan kurtulmak için üretim ve montaj sanayini Mersin’e taşımak istiyor. Her gün onlarca Rus yatırımcıyı Odamızda ağırlıyoruz. Ancak, Mersin olarak bu yatırımcılara uygun arazi tahsis edemiyoruz. Onlarca Avrupalı ve Amerikalı yatırımcı bu fırsatları görüyor, büyük talep var ama yatırım alanı yok. Mersin’de sanayi parsel birim fiyatları bugün Ankara ve İstanbul ile yarışıyor. Ankara ve İstanbul’da yer bulunurken, Mersin’de yok ne yazık ki. Bu anlamda bunun tek çözümü üretime uygun, atıl durumda bulunan, tarıma elverişsiz olan kamu arazilerinin planlı şekilde sanayiye açılması ve tahsis edilmesidir. Sektörel sanayi siteleri ancak kamu arazileri ile hayata geçebilir. Bu konuda tüm ilgili kurumlardan, yerel yönetimlerden destek bekliyoruz.
Sanayisizleşmek fakirleşmektir….
Mersin’in üretimden kopmasına, sanayisizleşmesine izin verilmemelidir. Sanayiden, üretimden uzaklaşan bir kent, bir ülke büyüyemez, zenginleşemez, kalkınamaz. Türkiye’nin birçok ili yatırımcı çekebilmek için çaba sarf ederken, biz Mersin olarak kapımızda duran insanlara yer tahsis edemiyoruz. Mobilyacılar, tekstilciler, mermerciler, orman ve ağaç işlemecileri gibi onlarca sektör uygun üretim alanı, kümelenmiş alanlar, sanayi siteleri bekliyor. Bunların hayata geçmesi Mersin istihdamının en az % 30 artmasıdır, Mersin ihracatının 10 milyar doları aşmasıdır, kentin ve bölgenin zenginleşmesidir, Türkiye’nin zenginleşmesidir. Kişilere rant sadece bir zümreyi kalkındırır, ama üretime sağlanacak rant kentin tamamına refah getirir. Bu noktada sesimizi daha gür duyurmak ve kentin sanayi sitelerinde etkin işbirliğini sağlamak için tüm sanayi sitelerimizi bir platformda buluşturmak istiyoruz. Amacımız Mersin sanayisini ve ticaretini merdiven altı sitemden kurtarmaktır. Daha kaliteli bir üretim, kayıt altında bir üretim, daha verimli bir üretim, ihracata ve yüksek teknolojiye entegre bir üretim hedefimizdir.
Siyaset sorun değil çözüm yaratmalıdır…
Ve günün sonunda görüyoruz ki, kentin gelişmesinin önündeki sorunların çözümünün büyük kısmı kamuya takılıyor. Yani çözüm için gözler siyaset makamına çevriliyor. İşte bu anlamda, Mayıs ayında Türkiye olarak bir genel seçim yaşayacağız. Mersin’i temsil edecek vekillerimizi seçeceğiz. Biz artık bu görevlerin sembolik görevler olarak kalmamasını diliyoruz. Siyasi partiler aday belirlerken kentte yaşayan, kenti bilen, kentin ekonomisini, sokak aralarını, insanını ve Mersin kültürünü bilen insanları tercih etmelerini istiyoruz. Bir milletvekili vizyon sahibi olmalı, kentte karşılığı olan bir kişi olmalı. Biz iş dünyasının temsilcileri olarak siyaseti önemsiyoruz. Siyaseti birçok sorunumuzun çözüm aracı olarak görüyoruz. Ancak, kenti temsil edecek siyasetçilerden partizanlık değil, kent için bir araya gelebilecek bir yaklaşım bekliyoruz. Kent için bir araya gelebilme çabası, ortak payda Mersin için birlikte çalışabilme çabası görmek istiyoruz. Ve elbette hangi konu olursa olsun kentin dinamikleri ile sürekli iletişim içinde olan vekiller istiyoruz. Mersin için bir karar verilecekse kentin dinamiklerinin o karar masasında yer almasını istiyoruz. Kısaca Mersin’e Ankara’dan bakan değil, Mersin’i Mersin’de yaşayan, Mersinlilerle hareket eden, ‘Mersinli’ temsilciler istiyoruz. Yoksa siyaset bir çözüm değil, sorun yaratma aracı olur.”