Asırlar öncesinin mirasını koynunda barındıran Akdeniz kıyısınca uzanan Antik Kilikya’nın her metre karesi çeşitli uygarlıkların izini taşıyor.

Tarsus’tan Anamur’a kadar uzanan bölge eşsiz kültür hazinesiyle bezeli.

Tarihi dokuya gerekli önemin verilmediği için talan edilen kültürel mirasın kalıntıları da bugünde hak ettiği ölçüde değerlendirilmiyor…

İlgili değerlerden birisi de 19'uncu yüzyılda İngiliz Albay Francis Beaufor’un bölgeye yaptığı gezide keşfettiği Mersin’in batı ucundaki Anemurium Antik Kenti.

Anemurium’da yerleşimin tarihi saptanamasa da, kentin ismi İ.Ö. 4'üncü yüzyıldaki liman kayıtlarında geçtiği notu düşülmüştür.

 İ.S. 1'inci yüzyılda gelişmeye başlayan Commagene Krallığı’nın bir bölümü olan Anemurium ‘da Kral IV. Antiokhos'un sikkelerinin basıldığı belirlenmişti.

Kenti çevreleyen surlar Commagene Krallığı döneminde yapıldığı, girintili çıkıntılı sur duvarları günümüzde de ihtişamını korumaktadır.

Dış surlar içindeki nekropol alanı, iç surlar içinde ise asıl yerleşim merkezi ve hamam, odeon gibi mimarlık eserleriyle bezelidir.

Tarih botunca birçok saldırının hedefi olan kent, güvenlik nedeniyle uzun süre terk edilmiş, 12.ve 13. yüzyıllarda Anadolu Selçuklularının Mamure Kalesini ele geçirmelerine paralel bölgede Türk egemenliğine başlamıştır.

Uzun yıllar ilgilenilmeyen Antik Kent, 1960’lı yıllarda Toronto Üniversitesi’nden Elisabeth Alföldi tarafından başlatılan yüzey araştırmalar, Kanada British Colombia Üniversitesi’nden Prof. James Russel başkanlığındaki ekiple 1998 yılı sonuna kadar sürdürüldü.

Yapılan kazılarda, balıkçı aletleri, inşaat, terzi, çömlekçi aletleri, sikkeler, kurşun mühür, kantar ağırlığı, dokuma aletleri, anahtar, kilit, oyun ve eğlence aletleri, usturalar, makyaj malzemeleri, kolye, küpe, bilezik, altın kemer tokaları vb. buluntular günışığına çıkarılmıştı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sorumluğunda olan Anemurium Antik Kenti, ücret karşılığında gezilmektedir.