İstiklal Marşı’nın Kabulünün 103. yıl dönümünü kutlama ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü programı Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan katılımıyla, Mersin Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Saygı duruşunda bulunulup İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda “Mehmet Akif Ersoy” konulu sinevizyon gösterimi yapıldı.
Programda konuşan Vali Ali Hamza Pehlivan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan kurtuluş mücadelesinin önemine dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi:
“Bugün 12 Mart 2024 İstiklal Marşı'mızın kabulünün 103. yıldönümü vesilesiyle hem milli mücadele günlerini, aylarını, yıllarını hatırlıyor hem de İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Akif Ersoy'u anıyoruz. İstiklal Marşı’mızı törenimizin başında bir kere daha okuduk ve her okuduğumuzda tüylerimizi diken diken eden, ruhumuzu coşturan, kelimeleriyle, dizeleriyle, bizleri kuşatan ve diri tutan bir şiir, hepimizi heyecanlandıran bir marş. Çünkü yazıldığı yıllar destan yazılan, zorlu, ızdıraplı, çileli yıllar yani Kurtuluş Savaşı yıllarıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan kurtuluş mücadelesinin emperyalist güçlere karşı bizleri vatanımızdan, yurdumuzdan Anadolu’muzdan mahrum etmek isteyen bu topraklarda bizlere önce diz çöktürüp sonra da bizleri bertaraf etmek isteyen güçlere karşı cansiperane mücadelelerin verildiği, kadınıyla, erkeğiyle, çoluğuyla çocuğuyla, yediden yetmiş yediye, herkesin gerek cephe önünde gerek cephe gerisinde mücadele ettiği yıllardır.
İstiklal Marşı'mızı okuduğumuzda her dizesinde mensup olmaktan gurur duyduğumuz Türk Milletinin köklü tarihini, medeniyet değerlerini, inanç değerlerini, milli değerlerini görüyoruz.
O yüzden diyoruz ki:
‘İstiklal Marşı, milletimizin ruhudur.
İstiklal Marşı, milletimizin şuurudur.
İstiklal Marşı, milletimizin milli duruşudur.
İstiklal Marşı, tarihimizin ve tarih boyunca millet olarak, devlet olarak ortaya koymuş olduğumuz anlayışın veciz bir ifadesidir.’
Evet, zorlu yıllar, yoğun mücadelelerin verildiği yıllar. Öncesinde Birinci Dünya Savaşı, Çanakkale'de yazılan destan, elde edilen zafer ve nihayet Kurtuluş Savaşı. O yıllarda cephe önünde verilen mücadeleler kadar cephe gerisinde halkımızın duygularının ve heyecanının diri tutulması da çok önemliydi. Bunun içindir ki Mehmet Akif gibi şahsiyetler Anadolu’yu dolaşıp halk ile bir araya gelip onları hem bilgilendirmek hem de bu kurtuluş mücadelesinin anlamı, önemi konusunda aydınlatmak gibi bir vazife ortaya koymuşlardır.
İstiklal Marşı’nın yazıldığı tarih de tam bu mücadelenin ortasına denk gelmekteydi. Bu marş yazıldığında askeri birliklerde okutuldu, gazetelerde yayınlandı. Açılan yarışmaya şairler katılıp şiirler yazmışlardı. Elbette hepsinin kendine göre bir anlamı ve değeri vardır. Ama Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı onlar içerisinde ilk okunduğunda dahi kendisini belli eden ve kabul gören bir şiirdi. Çünkü İstiklal Marşı sadece kalemle yazılmadı, gönülle yazıldı, ruh katılarak yazıldı. İlk kelimesinden son kelimesine kadar özenle seçilmiş ama sadece kelime olarak seçilmemiş zihinden ve gönülden o tarihi sürecin yansımaları satırlara dökülmüştür.
Kurtuluş Savaşı'nı yöneten ve başkanlığını Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı mecliste okunduğunda yaşanan heyecan o coşku, işte az önce törenimizin başında yaşadığımız coşku buna eşdeğerdir. O mecliste gösterilen reaksiyon ayakta alkışlanışı aslında milletimizin takdirinin de ifadesiydi.
Şanlı bayrağımızın gölgesinde, İstiklal Marşı'mızı özgürce okumaktan gurur duyuyoruz. Bugün bu tören vesilesiyle sevgili gençlerimizle, öğrencilerimizle bir aradayız. Onlar bu idrakle yetişiyorlar.
Sevgili Gençler!
O gün verilen mücadeleler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşuna vesile oldu ama bizim birliğimizle beraberliğimizle uğraşanlar maalesef niyetlerinden vazgeçmedi. O gün işgalci devletler olarak üzerimize gelenler; bugün uzantılarıyla, terör örgütleriyle üzerimize gelmeye çalışıyorlar. O yüzden biz İstiklal Marşımızı her geçen gün şanlı bayrağımızın gölgesinde çok daha büyük coşkuyla okumaya devam edeceğiz ve daha sıkı kenetleneceğiz.
İlk kelimesinde dile getirilen o ‘Korkma’ ünlemi aslında bir korkunun ifadesi asla değildir. O bir hatırlatmadır. Tarih boyunca korkmadığımızın hiçbir şer odağı karşısında yılmadığımızın, teslim olmadığımızın ifadesidir. O bir hatırlatmadır.
Biz nice nice yollardan, zorluklardan geçtik. Önümüze hangi engel konulmaya çalışırsa çalışılsın korkmuyoruz, mücadelemize devam ediyoruz demektir.
Bugün etrafımızda oluşturulmaya çalışılan çember yani terör örgütleri adı sanı ne olursa olsun ve onların uzantıları ve onlara alan açmaya çalışanların hepsinin farkında olarak yolumuza devam ederken, bu yolda çalışırken, üretirken bir yandan da işte o Kurtuluş Savaşı ruhunu asla unutmuyoruz, unutmayacağız.
Çünkü unutursak yanılırız; unutursak, yeniliriz; unutursak yıkılırız ama bu olmayacaktır. Tarihimiz, geçmişimiz bunun en büyük ispatıdır. Bizi hiçbir zaman yenememişlerdir, yenemeyeceklerdir.
Biz birbirimize güveniyoruz. Biz medeniyetimize, medeniyet değerlerimize güveniyoruz biz inançlı, kararlı, milli ve manevi değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir toplumuz ve bundan da asla vazgeçmeyeceğiz; birliğimizi, beraberliğimizi, huzurumuzu bozmaya çalışanlara asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz.
Şer odaklarına ve onların uzantılarına gereken cevabını verdik, veriyoruz, vereceğiz. Sınır boylarında ve ötesinde olduğu tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi aziz ecdadımızın gibi canımızı vermeyi göze alarak mücadelemizi, göğüs göğüse de vermeyi biliyoruz, bileceğiz.
Bu mücadeleyi veren nesillerimizle gurur duyuyoruz. Bu yaşananlar ve İstiklal Marşı dizelerinde vücut bulan bu gerçekler bizi bugünlere taşıdı. Yarınlara da taşıyacaktır. Bu ocaklar asla sönmeyecek ocaklar sönmediği sürece de milletimiz devletiyle birlikte var olmaya devam edecektir. Ezelden beri hür yaşamış bu millet sonsuza dek hür yaşamaya devam edecektir. İstiklal Marşı’mız ve onun duygu dünyası bugün itibariyle ve her daim hatırımızda, zihnimizde yer alıyor. Mehmet Akif'in kendi ifadeleriyle bu şiir o günlerin samimiyetini heyecanını o ızdıraplı günlerin ruhunu yansıtıyor. Ve diyor ki:
‘Bu şiiri kimse bir daha yazamaz. Bu şiiri ben de yazamam. Çünkü yazmak için o günlerin yaşanması gerekir. Bu şiir artık benim değil, milletimin şiiridir.’ Hiçbir basılı eserine koymamasının bir gerekçesi de onu milletine emanet etmesidir. Onu da şöyle ifade etmektedir:
‘Ben bu şiiri milletimin kalbine gömdüm.’
Duası da yıllar içerisinde nesilden nesile bugünlere taşındı ve bugünden de yarınlara taşınacaktır. ‘Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.’ duasına da hep sahip çıkıyor,amin diyoruz.
Bu törenimizi organize eden Milli Eğitim Müdürlüğümüze, katkı sağlayan okullarımıza, öğretmenlerimize, öğrencilerimize teşekkür ediyorum. Ülkemizin, devletimizin ve milletimizle birlik ve beraberliğinin daim olmasını diliyorum. Ecdadımızdan, tarihimizden, milli manevi değerlerimizden aldığımız güçle geleceğe çok daha güçlü bir şekilde yol alacağımıza hep birlikte yürekten inanıyoruz.
Bu duygularla başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Millî Mücadele kahramanlarımızı, aziz Şehitlerimizi, Gazilerimizi saygıyla, rahmetle yad ediyorum. Bu güzel ülkemizde, Türkiye'mizde şanlı bayrağımızın gölgesinde, İstiklal Marşı'mızı her geçen gün artan bir coşkuyla okuma dua ve temennisiyle sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”
Etkinliğin akışı içinde ‘Mehmet Akif Ersoy’ konulu resim, şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. İl Milli Eğitim Müdürlüğü Öğretmenler Tiyatro Ekibi’nin ‘İstiklal Yolu’ isimli tiyatro gösterisi izlendi. 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü kapsamında hazırlanmış olan ‘Mehmet Akif Ersoy’ konulu fotoğraf sergisinin gezilmesinin ardından program sona erdi.
Programa; Mersin Milletvekilleri Ali Kıratlı, Hasan Ufuk Çakır, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Murat Fırat, Vali Yardımcıları, Yenişehir Kaymakamı Nevzat Şengök, Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener, Kıbrıs Başkonsolosu Zalihe Mendeli, kurum müdürleri, STK temsilcileri, öğretmenler, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı.