Nedim İnce | SOSYAL ENTROPİ | MERSİN MOZAİK


Nedim İnce
Tarih : 20.10.2025
E-Mail :

SOSYAL ENTROPİ


Son günlerde entropi sık takılır oldu zihnime. Bu da gündelik yaşamda birçok şeyi açıklayabildiğini gözlemlememe neden oldu. Oturup yazayım dedim ve yukarıdaki başlığı attım. Yazıya geçmeden önce de entropinin sosyal yaşantı için böyle bir adlandırmasının olup olmadığını araştırdım. 

İlk aklına gelen ben değilmişim. Bilinen ilk ‘Sosyal Entropi’ adlandırmasını 1874 yılında fizikçi Peter Tait Yapmış. Bu terimin kuramsallaştırılması 1990 yılını beklemiş. Sosyolog Kenneth D. Bailey Sosyal Entropi Kuramını ortaya atmış. 

Entropi, termodinamiğin ikinci yasasıdır, hatta Albert Einstein’e göre fiziğin ana yasasıdır. İngiliz astrofizikçi Arthur Eddington, 1915 yılında teorik fizikçi olmak isteyenlere sert bir uyarıda bulunmuş, "Teorinizin termodinamiğin ikinci yasasına aykırı olduğu ortaya çıkarsa size hiçbir umut veremem; en derin utanç içinde çökmenizden başka çareniz yok, Bu yasayla çelişen fizik yasası doğru değildir” demiştir. 

Entropi, tüm evrende her şeyin bir yapı ve değer ile başladığını ve değiştirilemez biçimde rastgele kaos ve tükenme doğrultusunda gittiğini söyler. Entropi yasasına göre, evren veya dünya üzerinde bir yerde bir düzen yaratıldığında, bu, kuşatan çevrede daha büyük bir düzensizliğe sebebiyet verme pahasına yapılır.

Kısaca bu yasanın özü, “her şeyin sonlu olduğu, kendi sonunu hazırladığı ve zamanla tükendiği” anlayışının ifadesidir. Bu anlayış tarihin başından bu yana bilinmektedir.

Sosyal entropi ise  termodinamiğin ikinci yasasına dayalı bir yöntem kullanarak sosyal davranışları değerlendiren sosyolojik bir kuramdır. 

 Toplumdaki olayları açıklamada, yaşamın her alanında olanları anlama ve geleceği tahmin etmede kullanılır.

Ben işin kurmasal tarafına girmeden ki ne kuramsal bilgim buna yeter ne de bu konu bir köşe yazısına sığar, izlenimlerimi ak kağıda ya da ekrana mı demeliyim, dökeceğim. 

Aileden başlayalım; Sosyal Entropi Kuramına göre kurulduğu andan itibaren dağılmaya mahkum olan… Kurulurken birçok emek, enerji, sabır harcanarak kurulan aile, kurulduğu andan itibaren dağılma eğilimindedir. Bazıları ki son yıllarda çoğunluğu oluşturmaya başlamıştır, çabucak dağılmakta, bazıları bir süre direnmekte, bazıları ise aile bireylerinin ölümüne kadar varlığını sürdürmektedir. Farkı yaratan, dağılmayı temsil eden entropi hızını azaltan faktörler olsa gerek: İyi ekonomik koşullar, güven, sevgi, saygı, sabır, elseverlik, dayanışma, özveri, empati vb…

Sosyal Entropi kuramı gereği dağılmaya giden aileyi bundan azade tutabilmek için, bir arada kalmak için sonuna kadar ve karşılıklı enerji harcamak gerektiği ortaya çıkmaktadır. 

Bir şirket düşünün ortakları, işlerini büyütmek, başarılı olmak, para kazanmak için enerjilerini pozitif bir şekilde buna yönelik harcıyorlar. Zihinleri buna kilitlenmiş, Şirket başarılı oluyor. Ortakların dikkati başarılı olmaktan ayrılıp başarıdan pay almaya yönelince, şirket, dağılmasını engelleyen enerjiden mahrum oluyor ve batıyor, dağılıyor. Aile şirketlerinde, ortaklıklarında bunu gözlemlemek daha kolay olup, yaşamınızda bir örneğin gözünüze çarpma olasılığı yüksektir. 

Bu, derdi para kazanmak olmayan, tersine bulduğu kaynakları ve emeklerini gönüllü olarak amacı uğruna toplum için harcayan sivil toplum örgütü dernekler için de geçerlidir. Dernek üyeleri ve yönetimleri amaçlarına ulaşmak için canhıraş çalışırlar. Dernek bütünlüğünü, derneği büyüterek devam ettirirler. Amaçlar gerçekleştikçe, dernek başarı kazanıp, başarılarıyla anıldıkça enerji tekrar bu başarıdan pay almaya harcanmaya başlar. Derneği büyüten, başarıya götüren enerji azaldığından kurum etkisizleşmeye, dağılmaya başlar. 

Bu kuram ülkeler için de geçerlidir. Tarihte bu geçerliliğin yüzlerce örneğini görmek mümkündür. Roma İmparatorluğu gibi entropiyi uzun süre azaltacak enerjiyi üretenler binlerce sene ayakta kalabilirken, bunu başaramayanlar yüzlerle ifade edilen yıllar içinde dağılıp gitmişlerdir. 

Her şey dağılmaya çürümeye mahkum. İnsan akıllı, öyle mi dersiniz, bir varlık olarak bunun farkına varır ve dağılmayı, çürümeyi kısmen de olsa yavaşlatabilme imkanına sahip olduğunu bilirse; hem kendi hayatında, hem toplumsal yaşamda, hem de üzerinde yaşadığı dünyada daha iyi, daha güzel bir hayat sürdürebilmek için çaba harcar…

 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 


 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM

mersinmozaik.com © Copyright 2023-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.


URA MEDYA