Kuvayi Milliye Şehitleri...
konumlandığımız coğrafyanın derinliklerinden gelen hasletlerin vurgun yediği ülkemizde, değer yargıları hızla aşınıp yozlaşırken çeşitli güdülere kapılan toplumun çoğunluğu, aymazlık denizinde çırpınıp duruyor!
Ülke nüfusunun yarısından fazlası açlık sınırının altında ayakta kalma mücadelesi verirken, seçkin bir azınlıksa günün gün ediyor; bütün bu adaletsizlikler yetmiyormuş gibi ülke kaynakları işbirlikçilerin yürüttüğü projelerle emperyalistlere peşkeş çekiliyor!
İzmir’den denize dökülerek kovulan emperyalistlerin arfılları yıllar sonra ülke kaynaklarını yağmalamak üzere köprü, tünel, yol yaptırılmasının yanı sıra çeşitli işlerde ortak olarak geri çağırıldığını görmek ne acı değil mi?
Yöneticilerin yıllardır beylik nutuklar atarak kutladıklarını sandıkları 30 Ağustos Zafer Bayramının yapmacık etkinliklerinde yıllardır yüreğim kan ağlar…
Görüp duyduklarım yaramı daha da derinleştirir!
Baktığım her yerde, İzmir’e doğru kaçan Yunan askerlerine,”Abe çocuklar sizin burada ne işiniz vardı!” diyerek zafer kazanan bir komutan gibi değil de, savaşın yıkıcılığına isyan eden Mustafa Kemal’in insan yüzünü görürüm…
Beri yanda, kendi yurttaşından düşman türeten günümüzün politikacı esnafının hal ve hareketlerini tanımlamaya sözcük bulamıyorum…
Her zaman vurguladığım gibi, yazıp söylenenlerin ülkemizdeki adaletsizliğin giderilmesine yönelik karşılık bulmayacağını biliyorum…
İyisi mi sözü bu noktada, Amerika’nın isteklerine boyun eğerek Kore’ye asker gönderen dönemin yöneticilerini eleştirdiği için 1951 yılının 15 Ağustosu’nda vatana ihanet suçlamasıyla yurttaşlıktan çıkarılan şiirin ustası Nazım Hikmet’e bırakalım:
"Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
Mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
Sakarya’da, İnönü’de, Afyon’dakiler
Dumlupınar’dakiler de elbet.
Ve de Afyon’da Antep’te vurulup düşenler,
Siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
Yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri
Siz toprak altında derin uykudayken
Düşmanı çağırdılar,
Satıldık uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykudayız,
Kalkıp uyandırın bizi!
Uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
Mezardan çıkmanın vaktidir."
Nazım Hikmet’in şehitlerimize yarım yüzyıl önce yaptığı çağrı, günümüzde de güncelliğini fazlasıyla koruyor!
Ama hangi şehitler?
Maalesef geldiğimiz noktada şehit ve gaziler de sınıflandırıldı!
Sizce vatan haini kim?
Yurdunun bağımsızlığını savunan Nazım mı, yoksa emperyalistlerle al takke ve külah yapanlar mı?
Evet, Kuvayi Milliye Şehitleri mezardan çıkmanın vaktidir…