Gerçeği görmezden gelerek izleyen aymazlarız!
Oyunun kurucularının senaryoları perde perde sahneleniyor. Kurulan kirli ve çirkin kumpası sanatsal öğelerle betimlemek insanlığın iyi ve güzelden yana gelişiminde itici güç olan sanata haksızlık olacağından, güncel gidişat soytarılıkla benzeştirilebilir...
Gündemde yankılanan replikler, dillendirenlerin sahiplerinin suflesidir!
Beceriksiz politikacı esnafın elinde memleket elekten saca varamaz oldu, sürekli bahaneler uydurulup bulunuyor, şimdi de krona salgını…
Bu dümen de yine bizim gibi geri bıraktırılmış ülkelerin kolunu kanadını kıracaktır!
Bu memleketin namuslu aydınları Amerika’nın başını çektiği emperyalistlerin aralarında ülkemizin de bulunduğu mazlum uluslara zulmettiğini yıllardır haykırıyorlar!
Çoğumuz daha ana rahmine bile düşmemişken Cahit Külebi,” Önce Kristof Kolomb buldu Amerika'yı / Sonra biz / Umutlar azaldı, günden güne, mutluluklar / Ve ekmeğimiz / Bir çocuk ağlarsa dağ başında / Gözyaşında Amerika akar / Vurdularsa birini, kanı şorladıysa / Bilin ki o kurşunlarda Amerika var / Kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa / Darağaçlarında Amerika var / Ama biz yine de direneceğiz / Sonuncumuza kadar.” demişti, kulak verilmedi!
Sahi Nazım Hikmet, hain ilan edilip vatandaşlıktan niçin çıkarıldı?
68 kuşağının solcu gençleri İstanbul’a demirleyen 6. Filoyu protesto ederken onlara kimler saldırmıştı?
Emperyalizm denen canavar kan ve gözyaşıyla beslenir!
Daha da semirmesini sağlayacak kan için her yola başvurur...
Ülkeleri ülkelere, insanları insanlara kırdırır.
Geliştirdiği taktiklerle bir anlamda insanlığın kökünü kurutan acımasız uygulamaları öylesine sinsice hayata geçirir ki akıl sır ermez.
Adeta bin bir surat gibidir.
Köklü devletleri yıkıp kukla kantoncuklar oluşturur.
Organizasyonlarını taşeronlar aracılığıyla yapar!
Gözüne kestirdiği sömürü bölgelerinin insanlarını önce özünden uzaklaştırır.
Kendine yabancılaşan toplum, zamanla öz değerleriyle kavgalı hale gelir. Bütün bu gelişmeler emperyalizmin değirmenine su taşıyıp onun çarkını döndürür, o çarkın dişlilerini mazlum ulusların kanı ve gözyaşları yağlar hep!
Binbir surat emperyalizm işbirlikçileri bazen güler yüzlüdür, bazen despot!
Çevre koruması, insan haklarını geliştirme, insani yardım gibi çeşitli bahanelerle girdiği ülkeler kısa sürede yangın yerine dönüşür!
İç çatışmalar çıkar, kundaktaki bebeler, dişi dökülmüş dedeler nineler ölür, insanlar kuru yaprak gibi savrulup yerinden yurdundan olurlar!
Güncel örnek Suriye'deki şekillendirme!
Bu canavarın yeryüzünde öyle çok kurbanı var ki sayılarla ölçülemez!
Kurbanlar, kimin kurbanı olduklarını dahi bilmezler!
Verdiği Ulusal Bağımsızlık Savaşı'yla iradesine karşın kurulan Türkiye Cumhuriyeti de yıkıcı vurgunu yiyenler arasındadır!
Kurduğu tuzaklarla Türkiye ekonomisi rayından çıkmıştır, gerek askeri darbeler örgütleyerek, gerekse teröre destek vererek Anadolu insanını birbirine kırdırılmıştır!
Şimdilerde bilinen çevrelerin komplo teorisi olarak yaftaladıkları 1950’lerden beri uygulanan projenin farklı sürümünü izliyoruz!
Geldiğimiz nokta sonuçtur!
Dedim ya emperyalizm kan ve gözyaşıyla beslenir!
Bizlerse gerçeği görmezden gelerek izleyen aymazlarız!
