Barış Eroğlu | KANSIZLIK | MERSİN MOZAİK
Barış Eroğlu

Barış Eroğlu

KANSIZLIK


Kan kelimesinin Türk kültür tarihinde ve buna bağlı olarak kullanılan atasözleri ve deyimlerde karşıladığı metaforik anlamların temelinde kanın can ve dolayısıyla ruh ile eş görülmesi düşüncesi yer almaktadır.( Türk Dünyası Dergisi, 41. Sayı) Bu düşüncenin yanı sıra kan,özüne bağlılık, sözüne sadık olma hali gibi anlamlarla da ilişkilendirildiği görülür.

Türk Dil Kurumu’nun Atasözleri ve Deyimler Sözlüğünden örnekler verecek olursak:

Kanı kaynamak: “Coşkun ve kıpırdak olmak.

Ağır kanlı: “1. Ağır, yavaş canlı; 2. Varlığı insana sıkıntı veren, sevimsiz, antipatik.

Akacak kan damarda durmaz: “Kişi, alın yazısında olanla kesinlikle karşılaşır.

Al kanlara boyanmak: “1. Yaralanmak; 2. Vurularak ölmek; 3. Şehit olmak.

Kansızlık etmek: Soyuna yakışmayacak davranışlarda bulunmak, ihanet etmek

Biti kanlanmak: “Sıkıntı içinde yaşayan bir kişi para ve varlık yönünden güçlenmek.” vb birçok sözcük örnek olarak verilebilir.

 

Kanla birlikte kansızlık sözcüğünden de bahsedilir. Genellikle kan ile soy sözcükleri metafor olarak kullanıldığında birlikte anlamlandırılır. Bir kişiyi ‘kansızlıkla’ nitelendirmek ağır bir eleştiri olarak kabul edilebilir. Eşine, dostuna, vatanına, milletine ihanet etme ya da sözünde durmama anlamında da ele alınabilir. Günümüzde sıklıkla duyduğumuz ‘kansız’ sözcüğü, onursuz anlamına da gelebilmektedir. Yaşam sıvımız olan kanın bu kadar çok anlama bürünmesi de insanlar için yaşam kaynağı olmasıyla değerlendirilmektedir.

Yazımıza ‘kan ve kansızlığın’ gerçek anlamı ile devam etmek istiyorum. Kan ve kansızlıkla ilgili yazmamın sebebi televizyonlarda yayınlanan istatistiki bir bilgiden kaynaklanmaktadır. Haberlerde verilen bilgilere göre yetersiz beslenme sebebi çocuklarda ‘kansızlık’ rahatsızlığı geçen yıllara göre artış göstermiştir.

Kansızlığın TDK sözlüğüne göre anlamı: Kanda alyuvar sayısının ve hemoglobin miktarının azalmasından ileri gelen bir hastalık durumu olarak belirtilmektedir. Çocukların yeterince ve sağlıklı beslenememesinden kaynaklandığı düşünülen bu durumun başlıca sebebinin ekonomik zorluklar olduğu vurgulanmaktadır. Ekonomik olarak çocuklarımızın besinlerinden kısmaya başladığımız bu dönemde sosyal medyada ya da diğer platformlarda ‘çalışmadan, emek harcamadan, kolay kazanılan paralarla gösteriş yapanların ise ‘kansız’ olarak nitelendirilebileceği düşüncesi de tartışılmaktadır. Taş taş üstüne koymadan, sahte yollarla elde edilen kazançların, toplumsal zenginleşmeye değil kişisel çıkarlara hizmet ettiği de su götürmez bir gerçektir. Bu kazançlarla topluma model olmaya çalışan, onursuz yaşamlarıyla gündeme gelen, Türkiye toplumunun aile yapısına uygun olmayan söylemlerde bulunan ve kendilerini ‘şampiyonlar ligi’ olarak nitelendiren bu güruhun toplumun yapısına verdiği zararın karşılığında ‘kan alacak ar damarlarının bile olmadığı’ genel kanıdır.

Son söz olarak Ulu Önderimizin vatandaşlarına söylediği bir sözü hatırlatmak isterim:

Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK



ARŞİV YAZILAR