TANRI ÖĞRETMENİ KORUSUN
‘Tanrı öğretmenleri korusun!’.
Bu ifade, bir öğrenci velisine aitti. Sözlerine şöyle devam etti:
‘Biz evde biri ile baş edemiyoruz, öğretmenlere Allah sabır versin!’
Kadir kıymet yüklü bu söz, eğitim öğretim faaliyetlerini yakından takip edenlerin genel hisleri olabilir aslında. Akıllarda yer eden, ‘Öğretmenlik kutsal bir meslektir’ ifadeleriyle birlikte!...
Eğitim öğretim faaliyetlerinin olmazsa olmazıdır öğretmenlerimiz. Son dönemlerde yaşanılan olumsuzluklar öğretmenleri yıpratsa da çocukların gözlerindeki sevgi, onların mesleklerine bağlanma sebebidir.
Peki, ‘Tanrı öğretmenleri korusun!’ ifadesinde de yer aldığı gibi öğretmenlerin hangi sorunlardan korunmaya ihtiyaçları vardır?
Bu sorunun cevabı olarak ilk akıllara gelen, okullarda görülen şiddet olaylarıdır. Bu sorun gün geçtikçe artarken alınamayan önlemler ise gündemdeki yerini korumaktadır.
Öğretmenlerin yaşadığı diğer bir sorun ise hazırlanmakta olan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ yani kısalma ifadesiyle ÖMK ile ilgilidir. Bir taslak halinde TBMM’ye sunulan kanunun tasarısından bazı bölümler basına sızmaya başlamıştır. Kanun taslağının hazırlanmasında eğitimin paydaşlarına söz verilmemesi, ‘yaptım oldu’ anlayışıyla yola devam edilmesi ile başlayan yanlışlara yenilerinin eklenmeye devam ettiği görülmektedir.
Tüm ifade ettiklerimizin ötesinde yeni ÖMK ile öğretmenleri daha büyük sorunların beklediğini belirtmek istiyorum. Yani ‘Tanrı Öğretmenleri Korusun!’
Yeni ÖMK’da yer aldığı belirtilen bir paragrafa göre öğretmenlerin iş güvencesi ortadan kalkabilecektir. Paragrafta belirtilen: ‘Bakanlık ya da eğitim müfettişi tarafından yapılacak inceleme ve teftişte, yetersizliği tespit edilen öğretmenlerin akademide eğitime alınacağı, eğitimde başarısız olmaları durumunda hizmet sınıflarının değiştirileceği maddesi’ öğretmenleri tedirgin edebilecek, istismara, mobbinge sebebiyet verebilecek ve art niyetli idari uygulamalarla öğretmenlerin öğretmenliğini elinden alabilecek tehlikeli bir maddedir(O.ÖZAT).
Diğer bir tartışmalı ÖMK maddesi de eğitim fakültelerinden öğretmenlik diploması ile mezun olan atama bekleyen öğretmenleri ilgilendirmektedir. Bu madde ile eğitim fakültelerinden mezun olmak kamu kuruluşlarında öğretmen olmak için yeterli olmaktan çıkmaktadır.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarına göre, öğretmenlik yapmak isteyenlerin üniversiteden sonra Milli Eğitim Akademisi'nden de mezun olmaları gerekeceğini dile getirilmektedir. Bu eğitim esnasında adayların devlet memuru olarak kabul edilemeyeceğini de sözlerine ekleyen Tekin, "Adaylar akademiye KPSS puanı ile alınacak. Akademide başarılı olursa sözleşmeli olarak atanacak. 3 yıl çalıştıktan sonra kadroya geçecek. Eğitimleri tecrübeli öğretmenler, üniversitelerde alanda uzmanlaşmış hocalar verecek" ifadelerini kullanmıştır.
Görüldüğü üzere yeni ÖMK bu haliyle öğretmenleri korumaktan çok öğretmenleri sahipsiz bırakmaktadır.
Kamuda hiçbir meslek grubunun iş güvencesini ortadan kaldıran böyle bir madde bulunmamaktadır. (O. ÖZAT)
Öte yandan öğretmen yetiştirme programlarında yapılacak düzenlemeler ile fakültelerde görülen sorunların çözümüne yönelmektense fakültelerden rol çalınarak fakülteler
itibarsızlaştırmaktadır. Öğretmen akademilerinde ders verecek ‘alanında uzmanlaşmış hocaların’ kimler olacağı da merak konusudur. Bu durum ‘akademik unvanı olmayanlara öğretim görevlisi statüsü ve maaşı verebilmenin yolunu açar mı?’ (N.CEMALOĞLU) Akıllardaki bir başka sorudur.
Farklı bir bakış açısı ile bakıldığında bu yeni düzenlemeleri mantıklı görenler mutlaka olacaktır. Onlara, kayırmacılıktan vazgeçilemediği için bugün hala mülakatı direten bir düzenle karşı karşıya olunduğunu belirtmek isterim. KPSS’de Türkiye derecesi yapıp mülakata giren, mülakat sorularını doğru cevapladığı halde mülakatta elenen öğretmenleri sizlere hatırlatırım.
Sonuç olarak:
Bir sendika yöneticisi, bir eğitimci, bir eğitim uzmanı olarak söylemek isterim ki:
‘Tanrı öğretmenleri korusun!’