Kılıçtaroğlu,“Güzel bir şehirdesiniz. Bingöl’ün Genç ilçesinde ben ilkokul ve ortaokulu bitirdim. Benim çocukluk anılarım oradadır. Hala oranın eskiden belediye başkanlığı yapan arkadaşlarla zaman zaman görüşürüm. O bölgenin de kültürünün buradan, yani Mersin’den çok farklı olmadığını biliyorum. Sevecen insanları var. Biz çok ayrıştık, çok kavga ettik, kutuplaştık. Artık Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi hepimiz beraberiz. Çok zengin bir kültürümüz var. Yemeklerimiz, oyun havalarımız yerden yere, bölgeden bölgeye değişiyor ve bizler bütün farklılıklarımızı zenginlik kabul ettiğimiz andan itibaren Türkiye’yi hızla büyütebiliriz. Mesela Şanlıurfa’nın hoyratı var dinlediğimiz zaman hüzünleniriz. Karadeniz’in güzel oyun havaları var zevkle, keyifle onu izleriz. Çok zengin bir kültürümüz var. Yemekten tutun oyun havalarına, köyden köye bunların neredeyse tamamı değişir. Dolayısıyla bu zenginliğin hem yaşatılması hem korunması gerekiyor. Demokrasi içinde bütün bunları bütün bu sorunları aşmak mümkün...”
-KILIÇDAROĞLU: “VATANDAŞIN DERDİNİ EN İYİ BİLEN MAHALLENİN, KÖYÜN MUHTARIDIR...”
“ÇİFTÇİNİN BU İKTİDARDAN 273 MİLYAR LİRA ALACAĞI VAR...”
“BÜTÜN FARKLILIKLARIMIZI ZENGİNLİK KABUL ETTİĞİMİZ ANDAN İTİBAREN TÜRKİYE’Yİ HIZLA BÜYÜTEBİLİRİZ...”
-BAŞKAN SEÇER: “BİZLER MUHTARLARIMIZI SEVİYORUZ...”
Başkan Vahap Seçer CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mersin ziyaretinde Toplu Taşıma Yerleşkesi açılışı öncesinde, demokrasinin temel yapı taşları olan muhtarlarla bir araya geldi. Buluşmada muhtarlara hitap eden Kılıçdaroğlu “Vatandaşın derdini en iyi bilen mahallenin, köyün muhtarıdır. Eğer sosyal yardımlar dağıtılacaksa muhtarlar aracılığı ile dağıtılması lazım. Çünkü muhtarın siyasi bir kimliği yoktur. A partili B partili diye ayırmaz...” dedi.
Başkan Vahap Seçer ise toplantıda yaptığı konuşmada ‘Mesai arkadaşlarım’ diye seslendiği muhtarlara hitaben “Sizler demokrasinin temel unsurlarısınız. Millet iradesinin direkt isme yansıyarak hizmete dönüştüğü figürler, kimlikler, kişiliklersiniz. Sizleri önemsiyoruz. Sizleri değerli buluyoruz. Bizler muhtarlarımızı seviyoruz. Bizim aramızda zorunlu bir aşk var, ayrılamayız...” diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ‘41 Yeni Açılış, 41 Kere Maşallah’ mottosuyla gerçekleştirdiği açılışların 7.’si olan ‘Toplu Taşıma Yerleşkesi’ açılışına katılmak için Mersin’e geldi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu açılış öncesi Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in de katılımı ile ilk olarak muhtarlarla buluştu, sorularını cevapladı.
Başkan Seçer’den muhtarlara: “Bizler için ön açıcı, yol gösterici olan mesajlarınızı önemsiyoruz...”
Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Muhtarlarla Buluşma’ programında yaptığı konuşmada muhtarların düşüncelerinin ve vereceği mesajların kendileri için son derece önemli olduğunu ifade eden Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Burada sizlerin bizlere vereceği mesajlar, kamuoyuna vereceği mesajlar, dertleriniz, sorunlarınız, beklentileriniz, yakın tarihte gerçekleşecek olan Türkiye’nin demokrasi tarihinin en önemli seçiminde belki de bizler için ön açıcı, yol gösterici olan mesajlarınızı da önemsediğimizi ifade etmek istiyorum. Çünkü sizler demokrasinin temel unsurlarısınız, millet iradesinin direkt isme yansıyarak hizmete dönüştüğü figürlersiniz, kimliklersiniz, kişiliklersiniz...” dedi.
Başkan Seçer,“Bizler muhtarlarımızı seviyoruz...”
Muhtarlara; “Sizleri önemsiyoruz, sizleri değerli buluyoruz” cümlesiyle seslenen Başkan Seçer, “Belediye başkanları olarak her zaman şunu söylüyoruz; bizler muhtarlarımızı seviyoruz. Bizim aramızda zorunlu bir aşk var, biz ayrılamayız. Ayrıldığımız noktada, küstüğümüz noktada birbirimize sevginin, saygının azaldığı noktada Mersin halkı hizmetleri eksik alır ve zarar görür. Biz buna müsaade edemeyiz. Mahkeme kadıya mülk değil. Görev süremizi onurumuzla, şerefimizle tamamlayacağız. Bundan sonra ülkemizin geleceği için bu güzel ülkenin aydınlığı için artık yerimizi gençlere bırakacağız...” diye konuştu.
Ömür: “Belediyelerimizin yaptığı hizmetlerde, sizlerin misyonu, talepleri ve çabaları çok önemli...”
CHP Mersin İl Başkanı Koral Ömür ise yaptığı konuşmada muhtarların misyonu ve taleplerinin hizmetlerde çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Genel Başkanımız, halkımızla beraber oluyor. Gençlerimizle, kadınlarımızla Türkiye’nin her köşesinde birlikte oluyor. Bugün muhtarlarımızla bir araya geldi. Değerli muhtarlar; belediyelerimizin her türlü zorluklara rağmen yaptığı hizmetlerde sizlerin misyonu, talepleri ve çabaları çok önemli. Yerelde muhtarlarımızla geliştirilen diyaloğun Türkiye genelinde nasıl oluşturulacağına dair vizyonu Sayın Genel Başkanımız da ortaya koydu...” dedi.
Konuşmaların ardından ise toplantıya katılan muhtarlar CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na sorularını ve çözüm bekledikleri konuları aktardılar.
Bengül Kaptan,“Toplumda derin bir yoksulluk var...”
Mezitli Atatürk Mahalle Muhtarı Badegül Kaptan, yaptığı konuşmada, kendisinin de EYT’li olduğunu ve emekli olmak için sorunlarla karşılaştığını anlattı. Kaptan, ekonomik sıkıntılardan dolayı insanların birçok konuda sıkıntı yaşadığını belirterek, “Gerçekten toplumda derin bir yoksulluk var. Her gün muhtarlığımıza ulaşan icra kâğıtlarının gelmesiyle birlikte aile içi şiddet, kadına şiddet, biliyorsunuz son dönemlerde gerçekten kadın cinayetleri çok arttı. Bunun temelinde bazen ekonomik sıkıntılar da olabiliyor. Siz iktidara geldiğinizde bu derin yoksunluğu nasıl gidereceksiniz? Bunun gerçekten bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Biz şanslı bir şehirde yaşıyoruz. Gerçekten Büyükşehir Belediyemiz çok güzel çalışıyor. Bütün birimleri güzel çalışıyor...” dedi.
Batman Merkez Kesmeköprü Mahalle Muhtarı İdris Dezen, ülkenin işsizlik sıkıntılarına değinerek, “Son iki aydır Batman’da sadece 6, 7 kişi genç 20, 23 yaşlarında üniversite mezunu intihar etmiştir. Sayın Genel Başkanım benim köyümde şu ana kadar CHP’ye hiç oy çıkmadı ama bu saatten sonra var gücümüzle size çalışacağız. Biz size çalıştıktan sonra görevimizi yaptıktan sonra görev artık sizindir. Sizin de özellikle üniversite mezunu gençlerimizin bir iş sahası olabilmesi için bir emek kazanabilmeleri için herhangi bir düşünceniz var mı?” diye konuştu.
Mehmet Ali Öztürk,“Çiftçiler olarak biz artık girdi maliyetleri ile baş edemez olduk...”
Mezitli Kocayer Mahalle Muhtarı Mehmet Ali Öztürk, çiftçilerin sorunlarına değinerek, “Mersin 12 ay boyunca üretim yapan bir şehirdir. Narenciyesinden domates, şeftali, muz aklınıza ne gelirse hepsi burada yetişmektedir. Ancak çiftçiler olarak biz artık girdi maliyetleri ile baş edemez olduk. Özellikle gübre, ilaç, mazot son zamanlarda elektrik ya da sulamaya yapılan zamlardan dolayı inanın çok zordayız. Biz sizin bunları çözeceğinizi biliyoruz. O konuda da çiftçiler olarak sizden çok umutluyuz. Diğer bir konumuz; ‘Hazine arazilerini tarıma açtık deniyor’ ancak ben kırsalda oturuyorum. Toros dağlarının en son mahallelerinden biriyiz. Yaklaşık 100 bin tonun üzerinde şeftali üretmekteyiz 4-5 mahalle. Ancak şimdi Hazine arazilerimiz yıllardır kullandığımız, ecri misil de ödüyorduk, son zamanlarda sökmeye başladılar, kesmeye başladılar Milli Emlak aracılığıyla. Biz diyoruz ki ya kiralayın ya bize verin, yani biz bunları kullanmak istiyoruz. ‘Olmaz keseceğiz’ diyor. ‘Sonra müracaat edersiniz’ Yılların emeği var orada. Biz bunu nasıl kesip tekrar ekmek yıllarımızı alır. Bununla ilgili sizlerden söz istiyoruz. Siz bu sözleri bizlere verin. Biz de sizin her zaman yanınızdayız çiftçiler olarak...”ifadelerine yer verdi.
Yenişehir İnsu Mahalle Muhtarı Sadettin Kök, Büyükşehir Belediyesi’nin çok iyi hizmet ettiğini ifade ederek, hayvancılık ile ilgili yaşadıkları sorunları anlattı. “Yenişehir’e yaklaşık 16 kilometrede oturuyoruz. Yaklaşık 30-40 tane küçükbaş hayvancılıkla uğraşan arkadaşlarımız vardı. Şu anda 7-8’e düştü. Girdi maliyetleri yüksek olduğundan dolayı artık küçükbaş hayvancılık bizim köyde de düştüğü için et artık mutfağa girmez oldu. Allah nasip ederse, Cumhurbaşkanı olarak gördüğümüzde 100 lirayı geçmezse her mutfağa et girmesini sağlarsanız ben şahsım ve muhtar arkadaşlarım adına çok teşekkür ediyorum. Çiftçilik artık bu memlekette yapılamaz hale geldi. Kıraç bir yerdir, sulu bir yer değil bizim orası. Buğday, arpa ekmekten başka çaresi yoktu vatandaşın. Şu anda araziler boş durumda...” dedi.
Tarhan: “Genel Başkanımın dürüstlüğünü görerek, beraberce çalışmak istedim...”
Önceki dönem Batman’ın Hasankeyf ilçesinde Belediye Başkan Yardımcısı ve bu dönem meclis üyesi olan Abdullah Tarhan, gördüğü lüzum üzerine yakın zamanda AK Parti’den istifa ettiğini belirterek, “Tam 50 yıllık belediyeciyim. Sayın Genel Başkanımın dürüstlüğünü görerek, siyasetini benimseyerek yanında beraberce çalışmak istedim. Onun için bu kararı kendi kendime verdim...” dedi.
Kılıçdaroğlu, çözüm önerilerini paylaştı...
Farklı kentlerden gelen ve çoğunluğu Mersin’de görev yapan muhtarları selamlayarak konuşmasına başlayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, muhtarların demokrasini temel taşı olduğunu söyledi. Gittiği her yerde muhtarlarla özel bir toplantı yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde muhtarlar için yapacakları çalışmaları anlattı. Muhtarlık seçimlerinde birleşik bir oy pusulasının olmadığını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Birden fazla muhtar adayı varsa beğenmediğiniz muhtarın oy pusulasını alıp cebinize koyarsınız, dışarı çıkarsınız. Size oy vermek isteyen sizin pusulanızı bulamaz. Bu, muhtarlık kurumuna siyaset kurumunun yeteri kadar değer vermediğini gösteriyor. Birden fazla muhtar adayı var mı? Var. O zaman birleşik oy pusulası yaparsınız, isteyen vatandaş isteyen muhtarın altına mührünü basar ve o muhtar da diğer seçimlerde olduğu gibi kazandığı zaman gelir koltuğuna oturur. Bunun yapılması lazım...” dedi.
Kılıçtaroğlu,“Köy tüzel kişilikleri yeniden olacak...”
Büyükşehirlerde mahalle nüfusu yoğun olan muhtarların olduğunu da dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bir yardımcı personeli bile yok. Muhtarlığı kapattığı zaman vatandaşın derdini anlatabileceği hiç kimse yok. Üniversiteyi bitiren, liseyi bitiren dünya kadar işsizimiz var. Muhtar arkadaşlara birer yardımcı personel verilse, dosyaları tutsalar, gelen vatandaşla ilgilenseler ne olur? Ben bunu söylediğimde kıyameti kopardılar; ‘Vay efendim muhtarlara bu verilir mi?’ Niye verilmesin? Allah nasip eder iktidar olduğumuzda vereceğiz ve yanınızda çalışan bir büro personeli olacak. Ne olacak yani? KPSS sınavına girecek, sınavı kazanacak, gelecek muhtarının yardımcısı olacak. Muhtar taziyeye gidemez mi, düğüne gidemez mi, alışverişe gidemez mi? Gidecek. Muhtarlığın açık olması lazım, vatandaşın gelip derdini anlatması lazım. Dosyaların tutulması lazım. Özellikle büyük kentlerde bu çok ciddi bir sorun. Büyükşehirler ilan edildikten sonra kırsalda köy tüzel kişilikleri yok edildi. Yok, öyle bir şey. Mal varlıklarına da el konuldu. O köy tüzel kişiliklerini yeniden ihya edeceğiz. Muhtarların köy tüzel kişilikleri yeniden olacak...” diye konuştu.
Kılıçtaroğlu,“Muhtarlığın bir bütçesinin olması lazım...”
Muhtarlıklar için bütçe oluşturulması gerektiğini de savunan Kılıçdaroğlu, “Fakir bir aileyi düşünün. Oğlu veya kızı Mersin'de oturuyor, Adana'da sınavı kazandı. Gidip kaydını yaptırabilecek imkanı bile olmayabilir. Mahallede en rahat ulaşabilecek kişi mahallenin muhtarıdır. Mahallenin muhtarına gelecek, ‘Ya oğlum, kızım sınavı kazandı. Gidip kaydını yaptıracağım ama yol parası bulamıyorum’. Ne olması lazım? Muhtar kendi cebinden çıkarıp verebilir eyvallah; ama bir bütçesinin olması lazım. Diyeceksiniz ki; ‘Ey Kılıçdaroğlu nereden çıktı bütçe? Kim bize böyle bir bütçe verir? Var. Bu kardeşinizin eski bir Maliyeci olduğunu, eski bir hesap uzmanı olduğunu sakın unutmayın. Şimdi Belediye Başkanını seçen kim? Ona oy veren vatandaşımız aynı zamanda mahallenin muhtarına da oy veriyor mu? Veriyor. Orada oturan vatandaş, ev sahibi belediyeye emlak vergisi ödüyor mu? Ödüyor. O emlak vergisinin belirli bir oranı muhtarlığa dağıtılsa ne olur? Bütçesi olur mu? Olur” ifadelerini kullandı.
Kılıçtaroğlu,“Vatandaşın derdini en iyi bilen mahallenin, köyün muhtarıdır...”
Bir mahalle veya köyde vatandaşın durumu en iyi muhtarların bileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu “Vatandaşın derdini en iyi bilen mahallenin, köyün muhtarıdır. Eğer sosyal yardımlar dağıtılacaksa muhtarlar aracılığı ile dağıtılması lazım. Çünkü onların siyasi bir kimliği yoktur. A partili B partili diye ayırmaz. Dolayısıyla sosyal yardım yapılacaksa muhtar aracılığıyla bunun yapılması lazım. Bir arkadaşımız derin yoksulluktan bahsetti ve yoksulluğun giderek arttığını söyledi. Yoksulluğun nerelerde giderek yoğunlaştığını da yine en iyi mahallenin muhtarı bilir. Ailenin pozisyonunu bilir, durumunu bilir. Dolayısıyla onlara yardım yapılması gerektiğini gider Bir şekli ile kamu yetkililerini devlet yetkililerine aktarır. Ama gönül ister ki o yardımlar doğrudan muhtarlar aracılığıyla dağıtılsın...” dedi.
Kılıçtaroğlu,“Muhtarlığın bir kamu kurumu olarak yasal çerçeve içerisinde tanımlanması lazım...”
Muhtarlığın bir kamu kurumu olarak kabul edilmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu durumdan dolayı muhtarlıklar ile belediyeler arasında özel projeler geliştirilemediğini aktardı. Kılıçdaroğlu “Çünkü kamu kurumu değil. Muhtarlığın bir kamu kurumu olarak yasal çerçeve içerisinde tanımlanması lazım. Siz izin aldığınızda veya hastalandığınızda ödenek kesiliyor. Ama milletvekili aldığında, belediye başkanı aldığında, onlarınkinde bir kesilme yok. Cumhurbaşkanı aldığında kesilme yok, bakan ayrıldığında kesilme yok. Onlara oy veren vatandaş size de veriyor. Sizinki niye kesiliyor? Bu soruyu da soracaksınız. Madem demokrasi var, madem eşitlik var, bakanı, milletvekilini, belediye başkanını seçen mahalle bana da oy veriyor. O zaman en azından hiyerarşi olmasa bile bazı haklarda eşitlik olması lazım...” diye konuştu.
Kılıçtaroğlu,“Türkiye Muhtarlar Birliğinin kurulması lazım...”
Bir an önce Türkiye Muhtarlar Birliği’nin kurulması gerektiğine dikkat çeken CHP Lideri Kılıçdaroğlu “Türkiye Muhtarlar Birliğinin kurulması lazım. Türkiye Belediyeler Birliği var ama Türkiye Muhtarlar Birliği yok. O kadar çok dağınık bir yapınız var ki o dağınık yapı içerisinde siz derdinizi anlatamıyorsunuz emin olun. Biz muhtarlarla ilgili bir düzenleme yapmak istedik. Bu söylediğim bütün olayları, sorunları çözen bir temel muhtarlık kanun teklifi hazırladık. Şu anda yürürlükte olan 82 kanunda ve 354 maddede muhtar adı geçer, bilmezsiniz. Biz de bilmiyorduk ama bir çalışma yapınca 82 kanuna ve 354 maddeye bakmak zorunda kaldık. Yetkisi var, sorumluluğu var, sosyal hakları kapsayan düzenlemeler var ama temel bir muhtarlık kanunu yok. Biz bütün bunların tamamını toparladık, temel kanun teklifi hazırladık. Ama hazırladıktan sonra muhtarların kurdukları bütün derneklere gönderdik. ‘Alın bakın. Bir eksiğimiz var mı, bir yanlışımız var mı? Düzeltelim’ dedik. Dernekler baktılar dediler ki şuraları düzeltin, onların isteği üzerini düzelttik. Muhtarlık Temel Kanunu’nu TBMM’ne teklif ettik, Genel Kurula bir kanun teklifi olarak sunduk. Ama bu kanun teklifimiz AK Parti’nin ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Şimdi ben size söz veriyorum, bir tarafa yazın. Allah nasip eder, iktidar olduğumuzda, o kanunun derhal ve ivedilikle çıktığını göreceksiniz...” şeklinde konuştu.
Kılıçtaroğlu,“Gerekli planlamaları yaparak Türkiye'yi hızla büyütmek ve halkı kalkındırmak mümkün...”
İktidara gelmeleri halinde yapacakları çalışmalar hakkında da bilgi veren CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Çiftçilerin veya esnafın, ister tarım kredi, ister esnaf kefalet kooperatif olsun, ister bankalardan aldıkları kredilerin olsun faizlerini ilk bir haftada sileceğiz. Ne faizi? Zaten batırmışsın, zaten doğru düzgün çalışamıyor, zaten doğru düzgün gelir elde edemiyor. Faizlerini sileceğiz ve sadece anaparasını taksitle alacağız. Belki bu bölgede yok ama örneğin Doğu, Güneydoğu Anadolu'da havza bazlı üretim yapacağız. Erzurum, Iğdır, Kars, Elazığ, Tunceli, o bölge tarım ve hayvancılıkta özel ekonomi bölgesi ilan edildiğinde ve bu bölge sadece tarım ve hayvancılık ürünleri üretip ve buna dayalı sanayi geliştirdiğimizde, olağanüstü bir kalkınma süreci yaşayacaktır. Kafkasların ve Ortadoğu’nun yıllık et ürünü ihtiyacı 25 milyar dolar, biz 500 milyon dolar bile alamıyoruz. Demek ki akıllı politikalarla, ülkeni düşünerek ve gerekli planlamaları yaparak Türkiye'yi hızla büyütmek ve halkı kalkındırmak mümkün. Bunu yapacağız, göreceksiniz...” ifadelerini kullandı.
Kılıçtaroğlu,“Bir siyasetçi iktidar olduğunda, mal varlığında artış varsa bilin ki o malı götürüyor...”
Bir siyasetçinin iktidar olduktan sonra mal varlığında artış oluyorsa o siyasetçinin ‘Malı götürdüğü’nün bilinmesi gerektiğini de söyleyen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
“Bir şeyi unutmayın; bir siyasetçi iktidar olduğunda, mal varlığında artış varsa bilin ki o malı götürüyor. Dolayısıyla ne yapar bu siyasetçi, vatandaşın hakkını hukukun değil kendi mal varlığını korumaya başlar. Bunu kim söylemiş? 2 bin 400 yıl önce bir bilim insanı söylemiş. Bir siyasetçi görev yaparken mal varlığında niye büyük artışlar olur? Siz inançlı insanlarsınız. Yüce Yaradan ne diyor? ‘Kul hakkıyla karşıma gelme, günahları affedebilirim’ diyor ‘Ama kul hakkıyla karşıma gelme onu affetmem’ diyor. Bir siyasetçi devleti yönetirken 85 milyonun parasını kullanır, 85 milyonun parasını doğru kullanmaz ve kendisine özel mal varlığı edinirse, kul hakkı yemektir bu. Vatandaşın hakkını hukukunu yemektir bu...”
Kılıçtaroğlu,“Adaletin olmadığı bir yerde devlet dediğiniz kurumda çürüme başlar...”
Muhtarlık kurumunun sıradan bir kurum olmadığını ve muhtarların aynı zamanda toplum içerisinde kanaat önderleri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu “Dolayısıyla bulunduğunuz makamda aynı zamanda adaleti de temsil ediyorsunuz. İster köyde ister mahallede herkese eşit davranmak zorundasınız. Eşit davranmazsanız görevinizi yapmamış olursunuz. Ben bizim belediye başkanlarını söyledim. Seçildiğiniz andan itibaren göğsünüzdeki CHP rozetini çıkarın, artık size oy versin vermesin, bütün vatandaşlara eşit davranın. Sadece fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapın. O mahallelerde yaşayan insanlar da diğer mahallelerde yaşayan insanlar gibi huzur içinde yaşayabilmeli ve o mahallelerden başlayarak kreşler yapın. Anne çocuğunu getirsin, güven içerisinde kreşe teslim etsin diye. Bütün bunları yapmak mümkündür. Ve yine unutmamanız gereken bir şey daha var. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı bir yerde devlet dediğiniz kurumda çürüme başlar...” ifadelerini kullandı.
Kılıçtaroğlu,“Adaletin olmadığını ben değil Yargıtay Başkanı söylüyor...”
En alt kademeden en üst kademeye kadar devleti yönetenlerin de adil olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sizler muhtar olarak yönetirken, Belediye başkanı yönetirken adil davranmak zorundadır. Devleti yönetenler de adil davranmak zorundadırlar. Adaletin olmadığı bir yerde huzur olmaz, bereket olmaz. Bana söyler misiniz Allah aşkına bu ülkede adalet var mıdır? Adaletin olmadığını ben değil Yargıtay Başkanı söylüyor zaten. ‘Adalete olan güven yüzde 30’a düştü’ diyor. Yani vatandaşın yüzde 70’i ‘adalet yoktur’ diyor. Ben değil, adaletin başında olan kişi bunu söylüyor. O zaman bu ülkede huzuru getireceksek önce adalet için mücadele etmek zorundayız. Adaleti getirmek zorundayız. Adaletin olmadığı yerde açlık olur, sefalet olur. Bu ülkede derin yoksulluk var mı, var. Çocuklarını yatağa aç yatıran anneler var mı, var. Üniversiteyi bitiren işsiz evlatlarımız var mı, var. Peki, adalet midir, hak mıdır, hukuk mudur? Bana görev düşüyor ben bunları dillendiriyorum. Ama size de görev düşüyor. Eski alışkanlıklarınızı bırakmak zorundasınız. Türkiye bir çürümenin içinde süratle gidiyor. Kimin ne yaptığı belli değil, kimin eli kimin cebinde belli değil. Allah nasip ederse onların tamamını çözeceğiz. Ülkede uyuşturucu baronları koşturuyor. Uyuşturucu belası bu kadar derinden yaşanmamıştı bu topraklarda. Bu karamsar atmosferi beraber değiştirmek zorundayız....” dedi.
Kılıçtaroğlu,“Tarım, hayvancılık zarar ediyor...”
Türkiye’nin tarım ve hayvancılık konusunda dışa bağımlı hale geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doların üzerinde. Devasa Türkiye’ye bakın. Tütün ekip ihraç ederdik şimdi tütünü, mercimeği, fasulyeyi, pamuğu, eti, canlı hayvanı ithal ediyoruz. Bu Türkiye’yi iyi yönetmek midir? El aleme avuç mu açmak gerekiyor?” diye konuştu.
Kılıçtaroğlu,“Çiftçinin bu iktidardan 273 milyar lira alacağı var...”
Çiftçinin, kanunla tanınan milli gelirin en az yüzde 1’i olan payını alamadığını sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, “Bugüne kadar bu para yüzde 1 olarak hiç verilmedi. Çiftçinin bu iktidardan 273 milyar lira alacağı var. Siz istediniz mi alacağınızı muhtar arkadaşlarım, çiftçilik yapıyorsanız. ‘Kanunun o maddesi neden uygulanmadı’ diye sordunuz mu? Sorarsak Türkiye düzelecek. ‘Kanun bana bu hakkı vermiş, sen bütçeden bu kadar para ayıracaksın ve bunu bana vereceksin’ diyor. Niye vermiyorsun bana? Elinizden tutan mı var, nereye gidiyor bu paralar? ‘Beşli çeteler’ diyorum kıyamet kopuyor. ‘Beşli çetelerden o parayı alacağım’ diyorum kıyamet kopuyor. Söz veriyorum sizin huzurunuzda, muhtarların huzurunda, bu milleti soyup soğana çeviren o beşli çetelerden o paraların tamamını alacağım, fakir fukaraya vereceğim...” ifadelerine yer verdi.
Çiftçiye mazotu ÖTV’siz ve KDV’siz vereceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin kendi elektriğini kendisi üretecek güçte olduğuna da vurgu yaptı.
Kırsalda yaşayan üreticiler için hayata geçirecekleri hizmetleri anlatan Kılıçdaroğlu, “Kırsalda bütün okulları açacağız, köy okullarını açacağız. Öğretmeniniz olacak, imamınız olacak, hayvancılık yapıyorsa bir veterinerimiz olacak, eğer ziraatla uğraşılıyorsa ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni olacak. Toprak analizleri yapılacak, hayvanlarınızın aşıları düzenli olarak yapılacak. Bütün bunları devlet oturup yapacak. Bunu yaptığınız zaman üretim de artar. Vahap Seçer Başkanımız dedi ki; ‘Muhtarlarla belediye arasında zorunlu bir aşk hikayesi vardır’. Doğrudur, bu dayanışma ile olur. Dayanışma ile beraber birlikte olur. Bu dayanışmayı gösterdiği için tekrar Başkana teşekkür ederim. ‘Derin yoksulluk var’ dendi. Evet derin yoksulluk var. Bunu da çözeceğiz. ‘Aile destekleri sigortası’ diye bir sigorta getireceğiz. Bu primsiz olacak. Bütün aileler, fakir ailelerin banka hesaplarına, kadının banka hesabına para yatıracağız. Asgari ücret kadar para yatıracağız...” dedi.
Kılıçtaroğlu,“100 bin öğretmen atayacağız...”
Dar gelirliye yapılan yardımları rencide etmeyecek şekilde yapacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Derin yoksunluğu bitireceğiz. Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bu konuda kararlıyız. Batman’dan gelen arkadaşımız işsizlik sıkıntısını söyledi. Cumhuriyetin 100. yılında iktidar olduğumuzda 100 bin yeni öğretmen ataması yapacağız. Diyeceksiniz ki 100 bin atamayı nereden buldunuz? Sayıştay raporları var; ‘138 bin öğretmen açığı var’ diyor. Biz 100 bini atayacağız, arkasından köy okullarını da açtıktan sonra ikinci 100 bin öğretmeni atacağız...” diye konuştu.
‘Aile Destekleri Sigortası’nı detaylandıran Kılıçdaroğlu, “Nerede bir aile hekimi varsa orada sosyal hizmet uzmanları olacak. Bütün ailelerin durumunu gözden geçirecekler. Fakir, engelli, yaşlı var mı, üniversiteye giden çocuğu var mı, kaç çocuklu, ihtiyacı var mı yok mu? Sosyal hizmet uzmanları bunları raporlayacaklar, o rapora göre Ankara’dan kadının banka hesabına her ay düzenli bir para gelecek. Dolayısıyla bir kişinin ya da bir ailenin yoksulluğunu sadece devlet ve orada onun evine giren çıkan sosyal hizmet uzmanı bilecek. Veterinerler, ziraat mühendisleri, ziraat teknisyenleri, orman mühendisleri atanacak. Bütün bunların alt yapıları büyük ölçüde bitti...” dedi.
Kılıçtaroğlu, “Türkiye’yi aile şirketini çevirdiler...”
Hasankeyf’ten gelen belediye başkan yardımcısının “Partiyi aile şirketine çevirdiler” cümlesi üzerine de konuşan Kılıçdaroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Türkiye’yi aile şirketini çevirdiler. ‘Biz devleti şirket gibi yöneteceğiz’ demiyor muydu? Bakın kardeşlerim burada bir vakıf kuruyorsunuz bir de Amerika’da bir vakıf kuruyorsunuz, ikisinin de başında sizin çocuklarınız. Buradan milyon dolarlar alıyorsunuz Amerika’daki vakfa gönderiyorsunuz. Ne yapıyorlar. Manhattan; dünyanın en pahalı adasıdır. Orada gökdelen yapıyorsunuz. Niçin, neden, hangi gerekçeyle, kimin parasıyla? Onların tamamını Türkiye getireceğim göreceksiniz...” ifadelerini kullandı.
Kılıçtaroğlu,“Her plan rant yaratır ama rantın halk için kullanılması lazım...”
Şehirlerde rant yaratıldığını söyleyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Bir şehir rant yaratır. Rant yaratmayan hiçbir şehir yoktur. Büyük bir cadde yaparsınız. Caddenin iki tarafındaki binaların, dairelerin fiyatı artar. Sorun şu; rantı kazananlar, rantı kimin için harcayacaksınız? Rantı kentin sakinleri için harcarsanız, eyvallah. Rantı alır cebinize koyarsanız işte orada ‘Dur’ dememiz lazım. Her plan rant yaratır ama rantın halk için kullanılması lazım...” diye konuştu.
Bir muhtarın göçmenlerle ilgili değerlendirmesi ile ilgili Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de bir il hariç bütün illerde göçmenler, Suriyeliler, Afganlar var. Bir sorun yaşadılar, Türkiye geldiler, eyvallah ama onların yolunu, okulunu, köprüsünü, kreşini, hastanesini yaparak onları en geç 2 yıl içerisinde kendi ülkelerine göndereceğiz. Bundan emin olmanızı istiyorum. Kimin parasıyla nasıl yapacaksınız diye haklı olarak aklınıza o soru gelebilir. AB’den elde ettiğimiz fonlarla bizim müteahhitler gidip onların tamamını yapacaklar. Bu konuyu ben hem AB yetkilileriyle görüştüm hem Suriye’den kaçıp gelen sığınmacıların yetkilileri ile de görüştüm. Bunu çözebiliriz, hiç kimse endişe etmesin...” dedi.
Kılıçtaroğlu,“Bütün farklılıklarımızı zenginlik kabul ettiğimiz andan itibaren Türkiye’yi hızla büyütebiliriz...”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin çok zengin bir kültüre sahip olduğunu, bunun yaşatılması ve korunması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Güzel bir şehirdesiniz. Bingöl’ün Genç ilçesinde ben ilkokul ve ortaokulu bitirdim. Benim çocukluk anılarım oradadır. Hala oranın eskiden belediye başkanlığı yapan arkadaşlarla zaman zaman görüşürüm. O bölgenin de kültürünün buradan, yani Mersin’den çok farklı olmadığını biliyorum. Sevecen insanları var. Biz çok ayrıştık, çok kavga ettik, kutuplaştık. Artık Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi hepimiz beraberiz. Çok zengin bir kültürümüz var. Yemeklerimiz, oyun havalarımız yerden yere, bölgeden bölgeye değişiyor ve bizler bütün farklılıklarımızı zenginlik kabul ettiğimiz andan itibaren Türkiye’yi hızla büyütebiliriz. Mesela Şanlıurfa’nın hoyratı var dinlediğimiz zaman hüzünleniriz. Karadeniz’in güzel oyun havaları var zevkle, keyifle onu izleriz. Çok zengin bir kültürümüz var. Yemekten tutun oyun havalarına, köyden köye bunların neredeyse tamamı değişir. Dolayısıyla bu zenginliğin hem yaşatılması hem korunması gerekiyor. Demokrasi içinde bütün bunları bütün bu sorunları aşmak mümkün...”