Medenli,"Halkımız, 1974 yılında, Mutlu Barış Harekâtıyla, bayrağına, toprağına, egemenliğine ve güvenliğine kavuşmuş, adanın tümüne barış ve huzur gelmiştir. İkinci harekâtla tesis edilen iki kesimlilik sayesinde ise önce Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 1983 itibarıyla da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur..."
Kıbrıs Türk Halkı’nı aydınlığa, özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturan 20 Temmuz Barış Harekatı’nm 49. Yıldönümü duzenlenen etkinliklerle kutlanıyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan KKTC Mersin Başkonsolosu Zeliha Medenli, özgürlüklerini Mehmetcik ve Mucahitlere borçlu olduklarını belirterek şu görüşleri dile getirdi: "Kıbrıs Türk Halkı’nı aydınlığa, özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturan 20 Temmuz Barış Harekatı’nm 49. yılını, Mersin’de, her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir coşku ve heyecanla kutluyoruz. Barış harekâtı, kendi yurdunda var ve hür olma mücadelesini kazanan Kıbrıs Türkü’nün, Anavatan Türkiye ile omuz omuza, her türlü zorluğa göğüs gerebileceğinin en asil ispatıdır. Bugün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde korkusuzca, özgürce yaşıyorsak, bunu halkımızın büyük fedakârlıklarına, direnişine, Aziz Şehitlerimize, Kahraman Mücahit ve Mehmetçiklerimize borçluyuz. Bu vesileyle, bu kutlu yıl dönümünde, başta Özgürlük Mücadelesi Liderimiz Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit ve kabine üyeleri olmak üzere vatanımız uğruna canlarını feda eden tüm Şehitlerimizi rahmetle, Gazilerimizi, Mücahit ve Mehmetçiklerimizi minnetle yâd ediyorum. Rum tarafı Kıbrıs’ın yakın tarihini hep 20 Temmuz 1974’ten itibaren yazmak istese de, Kıbrıs sorunu, esasen, 1955Terde başlamıştır. Kıbrıs’ta 49 yıl öncesine kadar, Kıbrıs Türk Halkı, mermilerin hedefi olmakta, sokaklarda zulüm hüküm sürmekte ve Türklere karşı insanlık dışı sindirme çabaları hâkim olmaktaydı. Kıbrıs Türk Halkı 1963’ten 1974’e kadar 11 yıl boyunca bu zulme direnmiş, kimliğine sahip çıkmış, adada onuruyla var olma hakkından vazgeçmemiştir. Halkımız, 1974 yılında, Mutlu Barış Harekâtıyla, bayrağına, toprağına, egemenliğine ve güvenliğine kavuşmuş, adanın tümüne barış ve huzur gelmiştir. İkinci harekâtla tesis edilen iki kesimlilik sayesinde ise önce Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 1983 itibarıyla da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. Bizler, Kıbrıs Türk Halkı olarak, meşru haklarımızı ve güvenliğimizi teminat altına alacak şekilde, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşabilmek için üzerimize düşeni iyi niyetle yapmış olmamıza rağmen, müzakereler bu güne kadar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Adadaki çözümsüzlüğün yegâne sebebi, tüm dünyanın bildiği ancak görmezden geldiği, uluslararası camia tarafından yıllarca şımartılan Rum -Yunan İkilisi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı hatalı kararıdır. Öte yandan, Rumlar, bir Rum devletine dönüştürdükleri sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne” dayalı bir çözüm modelini dayattıkları, Türkiye’nin garantörlüğü kalkmadan, Türk askeri çekilmeden, Maraş iade edilmeden çözümün olmayacağı söylemlerinde ısrar ettikleri sürece adada bir çözüm beklemek mümkün değildir. Bizler, Türk tarafı olarak, Kıbrıs’ta, müzakere yolu ile adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmadan yana olduğumuzu yinelerken, çözüm yolunda, Mücahit ve Mehmetçiklerimizin, bu topraklarda Kıbrıs Türk Halkı’nın geleceği için şehit olduklarının da bilinci içerisinde olduğumuzu vurgulamak isterim. Onların bıraktıkları emaneti korumak elbette ki hepimizin boynunun borcudur. Bu onur günümüzde, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, İstiklal Savaşı kahramanları ile Barış Harekâtı’nda canlarını feda eden tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, gazilerimizi de şükranla anıyorum. Sözlerime son verirken tüm yurttaşlarımızın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’m en kalbi duygularımla kutlarım."