Betonla boğuldular… | MERSİN MOZAİK

Betonla boğuldular…

Betonla boğuldular… mersinmozaik.com

Avukatların Adliye Binası çevresindeki sit kapsamındaki yapıları kiralayıp değerlendireceği düşüncesi, çevrede inşa edilen iş merkezlerinin tercik edilmesi nedeniyle gerçekleşmedi.

Çarpık planlamaya dayalı hacmi büyüyen Mersin, özgün yapı dokusunu kaybediyor.

Resmi kurumların gerekli altyapı hazırlanmadan yer değiştirmesi kentte çöküntü bölgeleri oluştururken, vatandaşın beklentileri de hayal kırıklığına dönüşmüş.

Özellikle tarihi Mersin’de taşınmazlar değer kaybederken, yerleşime yeni açılan alalar ise yatırımcıları ihya ediyor.

Adliye binasının taşınmasıyla birlikte umutlanan İhsaniye, Mesudiye ve Mahmudiye Mahallerindeki birçok mülk sahibi hüsrana uğramış durumda.

SİT yapılar ya yanıyor, zamana yenik düşüp yıkılıyor!

Avukatların Adliye Binası çevresindeki sit kapsamındaki yapıları kiralayıp değerlendireceği düşüncesi, çevrede inşa edilen iş merkezlerinin tercik edilmesi nedeniyle gerçekleşmedi.

Adliye Binası’nın 2013 yılında hizmete açılmasına karşın, çevresindeki sit yapılardan değerlendirilen neredeyse yok gibi.

Gerek restorasyonun külfeti, gerekse günün kullanım anlayışının değişmesi eski yapılara yönelimin önüne set çekerken, içinde yaşamın solunmadığı kültürel miraslar gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle günden güne çürüyüp özeliklerini kaybediyorlar.

Bölgede sit yapıların bulunduğu 4808, 4810 ve 4813 sokaklardaki taşınmazların yok olmanın eşiğine geldikleri dikkat çekerken, kurtarılmaları adına yakın gelecekte harekete geçilmesi de beklenmiyor.

Her ne kadar Akdeniz Belediyesi ilgili mahallelerde kentsel dönüşüme yönelik hazırlıkların yapsa da, rant değerinin düşüklüğü nedeniyle yatırımcılara cazip gelmiyor.

Belediyeleri görevlerini yapmaya çağıran mülk sahipler,”Binalar nerdeyse yıkılmak üzere. Adeta dökülüyorlar, belediyelerin yaptığı binalara girmek yasak tabelası asmak.

Adliye inşaatı başlayınca umutlanmıştık, yaklaşık 8 yıldır olumlu gelişme yok. İnsanlar büro yapılabilir düşüncesiyle evlerini satılığa çıkarsa da alan olmadı. Günün kullanım anlayışı değiştiği için artık eskinin yüzüne dönüp bakan yok. Eski binanın bakımı çok masraflı, destek olmazsa tamirat yapmak mümkün değil. Belediyeleri gerekli projeleri hazırlayıp tarihi yapıları kurtarmaya çağırıyor…”görüşlerini dile getiriyorlar.

Diğer yandan mülk sahiplerinin paralelinde düşünen teknik çevreler, olaydan sorumlu belediyelerin sit kapsamındaki yapılara yasak tabelası asmak yerine tarihi ve kültürel dokunun korunması için kamunun el atmasının şart olduğuna dikkat çekiyorlar.