Kentin ilk planlarında Tayyare Meydanı olarak işaretlenen bölge dış göçe dayalı çarpık yapılaşma sonucu yerleşim birimlerinin ortasında kalırken, Mersin özlenen hava alanına bir türlü kavuşamadı!
Kentteki hizmet kurumlarının plansızca yer değiştirmesine paralel gerekli önlemlerin alınmaması ekonomik ve sosyal yıkıma dönüştü!
Kentin ilk planlarında Tayyare Meydanı olarak işaretlenen bölge dış göçe dayalı çarpık yapılaşma sonucu yerleşim birimlerinin ortasında kalırken, Mersin özlenen hava alanına bir türlü kavuşamadı!
Uzmanlar Mersin’in tarihi yerleşim alanlarına bütüncül plan çerçevesinde müdahale edilmemesi durumunda taşınmazların daha çok değer kaybedeceği görüşünde!
Sorunu planlama kopukluğuna bağlayan teknik çevreler olayın sorumlusu olarak belediyeleri işaret ediyorlar!
Kenti uzun erimli planlama çerçevesinde dönüştürmek yerine, yapılaşma rant değeri yüksek bölgelere yöneltilirken, özellikle eski yerleşim merkezleri adeta kaderlerine tek edildi!
Kentteki yapı stokunun Camişerif, Mahmudiye, Mesudiye, Çamlıbel, Yenimahalle, Çankaya, batıda Pirireis, İnönü, Gazi gibi mahalleler olmak üzere geniş çoğunluğunun kullanım ömrünü tamamlama noktasına ulaştığına her fırsatta dikkat teknik çevreler, yeni çöküntü bölgelerinin oluşacağını savunuyorlar.
Başta Yenişehir olmak üzere yerleşime açılan alanlarında taşınmaz fiyatları hızla artarken, kent merkezindeki kullanım dışı kalan eski yapılar zamana yenik düşerek yok oluyorlar.
Görüşünü aldığımız meslekte uzun yılları geride bırakmış şehir plancısı, merkezdeki kullanım ömrünü tamamlayan yapı stokunun hazırlanacak kapsamlı bir plan çerçevesinde ıslah edilip dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
Belediyelerin planlama yapmak yerine günü kurtarma anlayışıyla hareket ettiğinin altını çizen şehir plancısı,”Mersin’in kent yapılanması kendi iç dinamiklerinden çok güncel kaygılar ve dış etkenlerin yönlendirmesine göre şekilleniyor. Kuruluş aşamasında kentin bu kadar hızlı büyüyeceği öngörülmüyordu. Örneğin hazırlanan ilk şehir planlarından birisinde Tren Garı’nın kuzeyi Tayyare Meydanı olarak işaretlenmişti. 1970’li yıllarda başlayan dış göçle çok şey değişti. Kentin çeperini saran imarsız yapılaşma büyük bir soruna dönüştü. Şimdi ne yıkılabiliyorlar ne de ıslah edilebiliyor, belediyelerin beklentisi TOKİ’nin kentsel dönüşüm uygulaması. Yerleşim açılan yeni alanların rant değeri artarken, çarpık yapılaşan yerler çöküntü bölgelerine dönüştü. Camişerif, Çankaya, Yenimahalle, Mahmudiye, Mesudiye, Kiremithane gibi tarihi Mersin’i oluşturan mahallelerdeki yapıların büyük bir bölümü kullanım ömrünü doldurmuş durumda. Çoğunluğu sit kapsamında olan anılan taşınmazlar günün kullanım anlayışına da uymuyor. Maliyetin yüksekliği nedeniyle sahipleri restore ettiremiyor. İlgili evler ancak belediyelerin hazırlayacağı geniş kapsamlı plan çerçevesinde atıl kapasite konumundan kurtarılabilir. Gelin görün ki başkanlar kentsel çıkarlar yerine politik geleceklerini düşünüyor. Oysa SİT yapıların hazırlanıp uygulanacak proje kapsamında kullanıma açılması bir ölçüde yatırımcıları da bölgeye çekebilir; aksi durumda çöküntü bölgesine dönüşen bu alanlar ilerleyen süreçte daha çok değer kaybedecektir. Toparlayacak olursak Mersin ihmale dayalı plansızlık kurbanı!”görüşlerini dile getirdi!