Emperyalizma karşı dünyada ilk bağımsızlık savaşını vererek yıkılmaz sanılan kaleyi delerek Bağımsız Türkiyece Cumhuriyeti'nin kurmasının yanı sıra mazluk uluslarada ışık olan Mustafa Kemal Atatürk, birçok ülkede olduğu bibi Hollanda'nın çeşitli bölgelerinde de anıldı.
Mersinli Gazeteci İlhan Karaçay'ın bildirdiğine göre anma etkinlikleri muhteşem geçti...
Karaçay'ın haberindeşu ayrıntılar verildi:
*Dünyanın dört bir yanında sokaklara verilen Atatürk isimleri ve anıtları, hiç bir dünya liderine nasip olmadı.
*Atamızı dün Hollanda’da muhteşem şekilde andık.
*Amsterdam, Rotterdam ve Deventer’de anılan kurtarıcımız için göz yaşları döküldü.
*Önce Hollanda’daki kutlamalar, sonra da Atatürk’ün dünya kentlerindeki fotoğrafları.
Türkiye’yi düşman işgalinden kurtaran, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran, din sömürüsünü engelleyen, kadınlara eşit hak ve seçme-seçilme hakkı veren ve reformları ile dünyayı şaşırtan ulu önder Atatürk’ü, ölümünün 84’üncü yılında Hollanda’da da andık.
Anma törenleri Hollada’nın dört bir yanında çeşitli sivil toplum kuruluşlarının organizasyonu ile yapılırken, Amsterdam ve Deventer Başkonsoloslarımızın himayesinde gerçekleşti.
Rotterdam’da ise, Atatürk sevdalısı olan Bülent Türker’in organizasyonu muhteşem oldu.
AMSTERDAM’DAKİ ANMA
1970’li yıllarda Amsterdam Noord semtinde bulunan Atatürk Kampı’nda kalan ve oradaki NDSM gemi tersanesinde çalışan vatandaşlarımız anısına ATATÜRK adı verilen bir sokaktaki ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh Anıtı’ önünde bir anma töreni düzenlendi.
Törene Amsterdam Başkonsolosu Engin Arkan ve konsolosluk çalışanları, Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan’ın, anıta çiçek koymasından sonra saygı duruşu yapıldı ve istiklal marşımız okundu.
Konsolosluk çalışanları çalışma günü olması sebebiyle Konsolosluk binasında saygı duruşunda durdular ve Atatürk’ü birlikte andılar. Atatürk anıtında bir konuşma yapan Başkonsolos Engin Arıkan şunları söyledi:
“Hollanda Türk Toplumunun Değerli Mensupları, Kıymetli Vatandaşlarımız,
Bugün burada, Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 84’üncü yıldönümünde anmak üzere bir araya geldik.
Amsterdam’dan ve diğer şehirlerden Hollanda Türk toplumunun kıymetli mensuplarını burada bir arada görmek büyük mutluluk veriyor.
Atatürk, bir Osmanlı subayı olarak Libya’da, Balkan Savaşlarında, Çanakkale başta olmak üzere 1. Dünya Savaşı cephelerinde savaştığı günlerden, tüm Anadolu’da Kurtuluş Savaşımıza önderlik ettiği günlere, Cumhuriyetimizi ilan ettiği 29 Ekim 1923’den, yeni reformları hayata geçirdiği günlere ve son nefesini verdiği 10 Kasım 1938 tarihine kadar hayatını Türk Milletine adamış büyük bir komutan, büyük bir devlet adamıydı.
Vizyonuyla, kararlılığıyla ve cesaretiyle Türk milletinin kaderini değiştirmiş büyük bir mücadele adamı ve devrimciydi.
Tarih boyunca hiç esir düşmemiş, egemenliğini yitirmemiş Türk milletini, şartlar ne kadar zorlu olursa olsun kimsenin esir düşüremeyeceğini dünyaya ispatlamış bir liderdi.
Onun Anadolu’da yaktığı özgürlük meşalesi daha sonra Asya ve Afrika’da da nice milleti derinden etkilemiştir.
Atatürk’ün her alanda hayata geçirdiği ve geriye dönerek bakınca imkansız gibi görünen reformlar, Türk milleti için ve özellikle kadınlarımız, gençlerimiz ve çocuklarımız için yeni bir çağın kapısını açmıştır.
Atatürk’e, tüm dava ve silah arkadaşlarına şükran borçluyuz.
Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basışından itibaren Türkiye’ye ve Türk Milletine yön veren vizyonu, bugünümüzde de yolumuzu aydınlatmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti, her türlü tehdide ve bölgesindeki olumsuz gelişmelere rağmen gelecek yıl Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yıldönümünü kutlayacaktır.
Bu şüphesiz, büyük Atatürk’ün çizdiği istikametin, belirlediği ilkelerin ve gösterdiği muassır medeniyet hedefinin sonucudur.
İnsanlık 2022 yılında hâlâ savaşlarla sınanırken, bu anıtta yazdığı gibi Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüyle Türkiye bölgesel ve küresel barış girişimlerine öncülük etmektedir.
Büyük Atatürk’ün bizlere bıraktığı mirasa sahip çıkmak, onu geliştirmek hepimizin sorumluluğudur. Bu bilinci gençlerimize ve çocuklarımıza da aktarmamız gerekmektedir.
Bu sorumluluğun gereği olarak, Aziz Atamıza layık olmak için daha çok çalışmak, daha çok üretmek ve ülkemizi muasır medeniyetler yolunda daha da ileri götürmek, Türkiye’de ya da yurtdışında, hangi yaşta olursak olalım her birimizin görevidir.
Bu vesileyle, bu anıtın yapılmasını sağlayan ilk nesil vatandaşlarımızı da saygıyla anıyorum. Bugün onları anlatan bir fotoğraf sergisinin açılışını bu törenin ardından NDSM binasında yapacağız.
Atatürk Anıtının yenilenmesiyle ilgili bir süreç devam ediyor. İsmail Ercan Bey bu süreci takip ediyor. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu 10 Kasım’da Amsterdam’da Başkonsolos olarak son kez anma törenine katılıyorum. Amsterdam’daki görevim bu ay sonunda sona eriyor.
Anıtın yenilendiğini görevim sırasında görebilmeyi isterdim. Ancak, görevliler değişse de, bu anıt hep burada olacak ve Hollanda Türk toplumu Atasını burada anmaya ve onun yolunda ilerlemeye hep devam edecek. Önemli olan da budur.
Sözlerime son verirken, başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ülkemiz için, bayrağımız ve vatanımız için tarih boyunca mücadele etmiş tüm büyüklerimizi ve kahramanlarımızı şükranla ve rahmetle yad ediyorum.
Sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.”
DEVENTER’DEKİ ANMA
Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 84’üncü yıldönümünde, Deventer Başkonsolosluğumuzda bir anma töreni düzenlendi. Törene Başkonsolos Tuna Yücel Modrak, konsolosluk çalışanları ve Başkonsoloslukta hazır bulunan vatandaşlar katıldılar. Törende Mustafa Kemal Atatürk’e saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşunun ardından Başkonsolos Tuna Yücel Modrak bir konuşma yaparak şunları dile getirdi:
“Değerli Vatandaşlarımız, Kıymetli Mesai Arkadaşlarım,
Bugün 10 Kasım. Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, aramızdan ayrılışının 84’üncü yıldönümü. Bu kederli günde O’nu, sonsuz saygı, sevgi, şükran ve rahmetle anıyoruz.
Atatürk’ü, üstün liderlik vasıfları, ileri görüşlülüğü, insani değerlere verdiği önem, düşüncelerindeki evrensel boyut hiç şüphesiz insanlık tarihinin en önemli liderlerinden biri yapmıştır. Bu istisnai vasıfları sayesinde çok kısa sayılabilecek ömrüne sığdırdığı başarılar diğer mazlum milletlerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelelerine de büyük ilham kaynağı olmuştur.
Atatürk’ü tarihe iz bırakan bir lider ve komutan yapan en büyük özelliği ise milletine duyduğu sonsuz güven ve inançtır. Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattığı Kurtuluş Savaşı’nı çok zor şartlarda Türk Milleti’yle omuz omuza vererek kazanmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuştur.
Atatürk’ün en büyük ideali, Türkiye’yi birlik ve beraberlik içinde, müreffeh bir ülke olarak muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaktı. Bu nedenle, 10 Kasım, Atatürk’ü andığımız bir matem günü değil, O’nun en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni geliştirip büyüterek geleceğe taşıma azmimizi tazelediğimiz, O’nun fikirlerini ve eserlerini bir kez daha idrak ettiğimiz bir gün olmalıdır.
İşte bizler bu bilinçle, Cumhuriyetimizi daha güçlü ve müreffeh hale getirmek için genç yaşlı demeden, geçmişte en zor şartlarda verilen mücadelelerden aldığımız ilham ve geleceğe yönelik güçlü iradeyle, yılmadan ilerlemeye devam etmeliyiz. Ayrıca, Cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşatmak, Atatürk’ün bize sunduğu değerleri korumak ve bizden sonraki kuşaklara aktarmak için de tüm gücümüzle çalışmalıyız.
Türk halkı, Kurtuluş Savaşı’mızın önderi, eşsiz kahraman Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve omuz omuza mücadele ettiği silah arkadaşlarını, vatanımız için canlarını veren kahraman şehitlerini ve gazilerini hiçbir zaman unutulmayacak ve gönlünde daima yaşayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, ebediyete intikalinin 84. yıldönümünde Yüce Atamızı bir kez daha rahmet, minnet ve sevgiyle anıyor, aziz hatırası önünde saygı ve şükranla eğiliyorum. Ruhu şâd olsun.”
ROTTERDAM’DAKİ ANMA
Rotterdam şehrinde yaşayan Bülent Türker, annesi Zehra ve oğlu Buğra Türker tarafından tamamen gönüllülük esasına göre 309 m2’lik bahçeli evlerinde, 2015’ten beri açık bulunan Atatürk ve Kurtuluş müzesi bu yıl da, 10 Kasım için özel olarak ziyaretçilere açıldı.
Müze sahibi koleksiyoner Bülent Türker yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: “10 Kasım sabah 09.00’dan itibaren ziyaretçi akını ile müze doldu taştı. Ziyaretler bu gece saat 22.00’ye kadar özel olarak devam edecektir.
Müzemiz için giriş ve park ücreti yoktur. Çay ve kahvemiz hazır. Ziyaretçilerimize birer de bayrak hediye ediyoruz. Bir çok Hollandalının gelmesi bizler için büyük mutluluk ve onur veriyor.
30 yıldır dünyanın her yerinden topladığım, satın altığım Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Çanakkale ile alakalı obje ve malzemeleri gurbetçi vatandaşlarımıza sergilemek, göstermek ve anlatmaktan büyük zevk duyuyorum.
Bir dünya lideri olan Atatürk için ne yapsak azdır. En üzücü tarafı da bu müzeye devletimizin bu güne kadar hiç sahip çıkmaması ve destek vermemesidir. Buna rağmen biz kendi imkânlarımızla devam edeceğiz.
Manevî destek veren Altın Lale ekibine çok teşekkür ederim.”
Aşağıdaki linkten müze hakkında geniş bilgi edinebilirsiniz.
…VE İŞTE DÜNYA GÖZÜYLE ATATÜRK
Atamız yurtdışında bir başka anılıyor ve seviliyor
Varsın, bazı kendini bilmezler Atatürk’ümüze hakaret etsinler. Varsın, bazı kara cahiller, Atatürk’ümüz için çeşitli iftiralar yaratsınlar. Varsın, Atatürk’ümüze yapılan bu haksızlıklara başta göz yumanlar, şimdi gerçeği görmüş olsunlar ve Atatürk’ümüze saygıda kusur etmemeye başlasınlar. Halkımızın büyük bir kesiminin, daha doğrusu tamamına yakınının yüreklerindeki Atatürk sevgisi, sadece anavatınımızda değil, dünyanın dört bir yanında, aynı duygularla yaşatılıyor.
Amsterdam’daki Atatürk Sokağı’nda Atatürk Anıtı
İlhan KARAÇAY Yazdı:
Ata’mız yurtdışında bir başka anılıyor ve seviliyor. Anavatanımızdaki bazı kendini bilmez kara cahillerin acımasız ve insafsız yalan ve iftira çirkinlikleri, ne mutlu ki yurtdışına sıçramamış.
Yurtdışındaki Türkler’in Atatürk sevgisine gıpta eden yerel yöneticiler, bu sevgi karşısında hayrete düşüyorlar ve Türkler’e jest yapmak için Atatürk ismini sokak ve caddelere veriyorlar.
İşte, bu jeste başlayan kentlerden ilki belki de Amsterdam oluyor. Bir zamanlar, Amsterdam’ın kuzeyindeki gemi tersanesinde çalışan Türkler için kurulan Atatürk Kampı’nın bulunduğu sokağa ‘Atatürk’ ismini veren Amsterdam Belediyesi, jest yapan kentlerden ilki oluyordu.
1969 yılında Amsterdam’daki Atatürk Kampı’nda bir mülakat
Hollanda’da sokaklarına ‘Atatürk’ ismini veren kentler arasına Rotterdam’ da katılmış.
Ermeniler ve ayrımcıların kışkırtması ile harekete geçen bir ırkçı siyasetçi buna karşı çıkmıştı ama, geçen hafta yapılan oylamada, Atatürk Sokağı’nın idame edlmesine karar verilmişti. Dün yazdığım haberde bu konuya geniş yer vermiştim.
Utrecht Belediyesi de Atatürk adını bir sokakta yaşatıyor.
Amsterdam’da Atatürk Sokağı’nda bir de Atatürk anıtı var
Daha sonra çeşitli Belediyeler sokaklarına Atatürk adını yakıştırıyor.
Hollandalılar’daki Atatürk sevgisini anlayabilmek için, soğanını bizden aldıkları bir lale çeşidine ‘Atatürk’ adını vermelerine bakmalıyız. Hollandalılar, zenginliklerini bize borçlu oldukları lale soğanlarından yeni bir tür yarattılar. 10 yıllık bir çalışmadan sonra ürettikleri bir lale çeşidine ‘Atatürk’ adını verdiler ve dünyanın en büyük çiçek bahçesi Keukenhof’ta bu laleyi sergilediler.
Keukenhof’taki dünyanın en büyük çiçek bahçesini gezen milyonlarca kişi, Atatürk ismi verilen laleye hayran kalıyorlar
DÜNYA’DA ATATÜRK’ÜN İSMİNİN VERİLDİĞİ
VE ANITININ YAPILDIĞI ÜLKELER
Türkiye’nin kurucusu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ün Dünya’nın her yerinde tanınıyor ve O’nun anısına soskaklara ismi veriliyor anıtlar yapılıyor. (Derleme / Semra BAYRAKTAR)
PLACE ATATÜRK-Vise / BELÇİKA: Belçika`nın Almanya sınırı yakınında, Vise kentine bağlı Cheratte kasabasında bulunan Mustafa Kemal Atatürk`ün adını taşıyan meydan, bölgedeki Türkler`in gurur kaynağı. Maden ocaklarında çalışmak için Belçika`ya gelen Türk ailelerin yaşadığı bölgede, Türkiye ve Atatürk hayranı Vise Belediye Başkanı Marcel Neven`in girişimi ile, 2003`te asılan 2002 yılında önce bir caddeye Atatürk adı verilmiş, bazı çevrelerden tepki gelmesi üzerine levha kaldırılmıştı. Bunun üzerine bir yıl sonra caddenin hemen yanındaki meydana Atatürk adı verilmişti.
Ancak daha sonra Atatürk Meydanı`nın “Place Attaturk” diye yanlış yazıldığı anlaşıldı. Bir süre sonra bu hatadan dönüldü ve yazı “Place Ataturk” şeklinde değiştirildi.
MEKSİK A’DA OSMANLI SAATİ VE ATATÜRK: Meksika`nın başkenti Mexico City`de 1910 yılında yaptırılan ve “Osmanlı Saati” olarak bilinen tarihi saat kulesi, Türkiye`den binlerce kilometre uzaklıktaki ülkenin Osmanlı izlerini taşıyan tek yapısı olarak yükseliyor. Meksika`da ayrıca bir Atatürk anıtı da yer alıyor. Osmanlı saat kulesi, başkentin tarihi Zocalo meydanı yakınlarındaki Venustiano Carranza ve Bolivar sokaklarının kesiştiği köşede bulunuyor. Çinilerle bezenmiş saat kulesinin üzerindeki levhada, İspanyolca “Osmanlı Cemaatinden Meksika`ya-Eylül 1910″ yazıyor.
Saat kulesinin, Meksika`nın bağımsızlığının 100. yıl dönümünü kutlamak üzere, Meksika`ya göç eden çoğu Lübnan ve Arap kökenli Osmanlı vatandaşı tarafından hediye edildiği belirtiliyor.
Saatinde hem Latince hem de Arapça sayıların kullanıldığı kulenin açılışının, 22 Eylül 1910 tarihinde, dönemin Meksika Cumhurbaşkanı Guillermo de Landa ile Osmanlı 100. Yıl Komitesi Başkanı, Osmanlı vatandaşı Antonio Letayf tarafından yapıldığı biliniyor.
1970`li yılların sonunda Lübnan asıllı Meksika vatandaşları, saat kulesinin atalarının mali katkısıyla yapıldığını ileri sürerek, levhadaki “Osmanlı” kelimesini “Lübnan” olarak değiştirtmiş, ancak Türk Büyükelçiliğinin çabaları sonucu 1986 yılında “Osmanlı” kelimesi levhaya yeniden yazdırılmıştır.
Meksika`da ki Atatürk Anıtı 2002 yılında Türkiye’nin Meksika Büyükelçisi Ergün Pelit tarafından yoğun girişimler sonucunda TİSK’in de katkılarıyla La Reforma caddesine yaptırılmış.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK STREET – Santo Domingo / DOMİNİCAN REPUBLİC:
Calle Mustafa Kemal Ataturk, Santo Domingo, Dominican Republic Dominik Cumhuriyeti (İspanyolca República Dominicana, okunuşu `Republika Dominikana`), Karayiplerdeki Hispanyola adasında yer alan bir ülkedir. Hispanyola, Porto Riko`nun batısında, Küba ve Jamaika`nın doğusunda yer alır. Venezuela ile deniz sınırı vardır.
Adanın batı kısmında Haiti bulunur. Dominik Cumhuriyeti Avrupalıların Amerika kıtalarında ilk oluşturdukları yerleşimdir. Başkenti, Santo Domingo da Amerika`lardaki ilk sömürge başkentiydi.
Bağımsızlığının büyük bir bölümünde ülkede siyasi buhran yaşanmış, halkı temsil etmeyen ve baskıcı pekçok hükümet tarafından idare edilmiştir. 1961`de diktatör Rafael Leonidas Trujillo Molina`nın ölümünden sonra Dominik Cumhuriyeti temsili demokrasiye geçmiştir.Yaklaşık 10 milyon nüfusa sahip.
ATATÜRK Statue – Be`er Sheva / ISRAEL: Sderot David Tuviyahu ile Ali Daivis caddelerinin kesiştiği yerde.
ATATÜRK ANITI – Wellington / YENİ ZELANDA
THE ATATÜRK MEMORIAL IN WELLINGTON, NEW ZEALAND
M. K. Atatürk Anıtı; Tarakina koyu, başkent Wellington`ta. Anıt Cook Boğazı`na bakıyor, burasını Gelibolu Yarımadası`na benzemesinden dolayı seçmişler.
Mustafá Kemal Atatürk – Caracas / VENEZUELA: Reconocido como fundador
del moderno estado Turco, La plaza Santa Sofía, municipio Baruta.
Havana / KÜBA;Başka hiçbir yabancı devlet adamın heykeli bulunmamaktadır!
Canberra / AVUSTRALYA: Anzac Savaş Anıtı karşısında ki Atatürk Anıtı.
Albany / BATI AVUSTRALYA: The Ataturk Channel
Mustafa Kemal Ataturk (1881-1938) Heykel Atatürk`e benzemiyor, ama adı yeter.
Bükreş / ROMANYA: Statuia lui Mustafa Kemal Ataturk
Santiago /ŞİLİ: Şili`nin başkenti Santiago`da Apoguindo Caddesi Novigod Parkı`ndaki Atatürk Anıtı. Şili`nin başkenti Santiago`da belediye, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için bir parka, Atatürk`ün sözlerinin yer aldığı rölyefini yaptırdığı bildirildi.
Statue of Mustafa Kemal ATATÜRK – Kuşimoto / JAPONYA
Kashino, Kushimoto, Higashimuro District, Vakayama, Japonya
18 Eylül 1890`da ERTUĞRUL FIRKATEYNİ Kushimoto açıklarında tayfuna yakalanınca kayalara çarparak batmıştı.
Amiral Osman Bey dahil 655 mürettebattan, sadece 69 kişi kurtulabildi.
Şehitler arasında Hasan Âli Yücel`in annesi Neyyire Hanım tarafından dedesi ve Can Yücel`in büyükdedesi Kaptan Âli Bey de bulunmaktaydı.
Kazada ölenlerin anısına Kuşimoto’da bir anıt yapılmıştır.
İlk anıt Japonlar tarafından 1891’de dikilirken, 1929 yılında yine Japonlar tarafından genişletilmiştir. Şehitlik Anıtı, 3 Haziran 1929 tarihinde Japon İmparatoru tarafından da ziyaret edilmiştir. 1937’de Türkiye tarafından restore edilen anıt önünde her yıl düzenli olarak anma törenleri yapılmaktadır.
Kuşimoto kasabası Mersin ve Yakakent ile kardeş şehirdir.Kuşimoto’da bir de müze bulunmaktadır. 1974 yılında inşa edilen “Türk Müzesi”nde Ertuğrul Fırkateyni’nin maketi, gemideki asker ve komutanların fotoğrafları ve heykelleri bulunmaktadır.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK MARG CADDESİ – Yeni Delhi /HİNDİSTAN
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK MARG CADDESİ, KONSOLOSLUKLAR BÖLGESİ – YENİ DELHİ / HİNDİSTAN
Largo Mustafa Kemal Atatürk – Roma / İTALYA
THE ATATÜRK AVENUE – İslamabad / PAKİSTAN
Bu da değişik bir hikâye
Muhammed Alparslan Civrilli adlı bir dost yazmış ama altına da Hüsnü Oral’dan alıntı demiş.
Gemi ile yapılan bir dünya turu sırasında başlarından geçenler şöyle anlatılmış:
Yıl 1971
Fırat adlı gemiyle, Amerika’nın Philadelphia limanına 10 bin ton tütün götürmüştük.
3 kişi olarak şehri dolaşmış gemiye dönüyorduk.
Yanımıza bir araba yaklaştı. Sürücü nereye gittiğimizi sordu.
‘Limana’ deyince bizi götürebileceğini söyledi. Bizi geminin bordasına kadar getirdi.
Bu kibar Amerikalıyı ‘Türk kahvesi’ ikram etmek için gemiye davet ettim. Memnuniyetle kabul etti.
Zabitan salonuna geçtik. Kaptanımız da oradaydı.
Misafirimiz salonu inceledıkten sonra; “Bu geminin Türk gemisi olduğunu söylediniz. Ancak, salonda Atatürk resmi yok” dedi ve hemen ilave etti; “Önce Atatürk’ün resmini koymalıydınız”.
İnanır mısınız, çok kızdığı için kahveyi içmeden gemiden ayrıldı.
Hepimiz şaşırıp kalmıştık.
Karşılaştığımız olaya bir anlam veremiyorduk.
Bu olayı çok düşündüm.
Sanırım bu kibar Amerikalı, varlık nedenimiz olan Atatürk’e kayıtsız kaldığımızı düşünmüş ve tavrımızı vefasızlık olarak değerlendirerek bizi protesto etmişti.
Karşılaştığımız bu sıradışı olaya başka açıklama bulamamıştım…
Yıl 1985
İzmir’e yük getiren Yunan bandralı gemide baş mühendis mide kanaması geçirdiği için hastahaneye kaldırılmış.
İşe davet ettikleri için görev aldım. Gemide tek Türk, baş mühendis olarak benim.Bir sohbet esnasında gemi kaptanı Kosta, gümrükte fotoğraf makinesinin mühürlü kamaraya kilitlendiğini ve bu duruma çok üzüldüğünü söyledi.
‘Makine yanında olsaydı ne yapacaktın’ diye sordum.
Oğlu istediği için, Kordon’daki Atatürk Anıtı’nın resmini çekeceğini söyledi. Şaşırmıştım.
“Atatürk size tarihinizin en büyük darbesini vuran komutandı, neden onun resmini çekmeyi düşünüyorsunuz” dedim.
Adam şu cevabı verdi;
“Biz, emperyalizmin emrinde haksız ve işgalci olarak Anadolu’ya geldik. Uçurumdan aşağı yuvarlanırken Atatürk sizi uçurumun kenarından alıp, özgür uluslar arasına modern bir ulus olarak kattı.Bunu yaparken, insanlık tarihine ezilen ulusların kurtuluşuna örnek olan, yeni bir deneyim kazandırdı. Onlara, özgürlükleri için mücadele ederlerse kazanacaklarını öğretti. Atatürk, bu nedenle bizim için de değerlidir”.
Bu cevap nedeniyle, etkisini hayatım boyunca taşıdığım bir duygu yoğunlaşması yaşamıştım…
Yıl 1988
Ekvador’un Guayaquil şehrindeyiz.
Gemideki işim bitince, çevreyi tanımak için dolaşmaya çıktım.
Bir okula rastladım. okulun girişindeki alanda 5 tane büst gördüm.
Birinci büst Simon Bolivar’a aitti. İkincisi Che Guavera’ya, üçüncüsü Fidel Castro’ya, dördüncüsü Emiliyano Zapata’ya
ve Beşinci büst de Mustafa Kemal Atatürk’e aitti.
Büstleri inceleyip İspanyolca açıklamaları anlamaya çalışırken, öğretmen olduğunu düzgün İngilizcesi ile söyleyen bir kişi geldi. Nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyleyince, içtenlikli bir ilgi gösterdi.
Atatürk hakkında konuşmaya başladık. Türk devrimi konusundaki bilgisi yüksekti.
Atatürk’ü, saygı duyduğu diğer 4 devrimciden ayrı tuttuğunu söyledi. “O yalnızca ülkesini kurtarıp modern bir ulus yaratmakla kalmadı, ezilen uluslara evrensel bir örnek yarattı. İnsanlık tarihinde hiçbir lider bunu başaramamıştır” dedi. O an duyduğum övünç ve mutluluğu unutmam mümkün değildir.
Yıl 1999Hindistan’ın Visakapatman limanındayız.
Şehri dolaşırken büyük bir kitapçı dükkanına girdim.
Çocuklar için kısaltılmış İngilizce dünya klasikleri dizisi olduğunu gördüm. İncelediğim listede, ‘Atatürk’ün Hayatı ve Devrimleri’ isimli bir kitap bulunuyordu.
Listede olmasına rağmen raflarda yoktu.
Görevliyi buldum ve diğerleri ile bu kitabı istediğimi söyledim.
Görevli, okulların yeni açıldığı, ilginin fazla olması nedeniyle kitabın kalmadığını, ısmarladıklarını ve bir hafta sonra uğramamı söyledi.
Ertesi gün limandan hareket edeceğimiz için zamanım olmadığından bu kitabı alamadım.
Bir yandan bütün kitabevi benim olmuş gibi mutlu oldum, diğer yandan, derin bir acı ve üzüntü duydum. Dünyanın öbür ucunda, çocuklara öğretilen Atatürk’ün, kendi ülkesinde unutturulmaya çalışılması ne hazin değil mi?
Yıl 2003
Kamerun’un Douala Limanındayız.
Kütük kereste yüklenecek. Yükün sahibi, gemiye yüklemeye nezaret edecek bir kaptan göndermişti.
Kaptan Hırvattı.
Zabitan odasına geldiğinde, karşısına düşen duvardaki Atatürk resmini görünce duraladı.
Bir süre durduktan sonra resme doğru yürüdü.
Saygı ifade eden davranışlarla resmi nazikçe düzeltti ve hepimizin yüreğine bir ok gibi saplanan şu sözleri söyledi; “Siz bu insanı ve ideallerini anlayamadınız. Anlamış olsaydınız bugün Avrupa kapılarında sürünmez, Avrupalılar sizin kapılarınızda bekleşirlerdi. ”
Yıl 2017
Bangladeşin Chittgong limanındayız.
Gemiden inmiş limanın çıkış kapısına doğru gidiyordum.
Takkeli, entari ya da şalvar giyimli, yaşlı birisi ile hafifçe çarpıştık.
Çarpışmanın nedeni o olmamasına rağmen özür diledi ve konuşmaya başladık.
Nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyledim.
Hiç beklemediğim bir cevap verdi;
“Atatürk’ün çocuğusun yani” dedi. Heyecanlanmıştım.
Sohbeti sürdürdüm.
Birçok kimseye inanılmaz gelebilir ama bana şunları söyledi;
“En büyük Müslüman Atatürk’tür. Biz Bangaldeş olarak onun öğrettiği yoldan gittik ve özgürlüğümüze kavuştuk.
Fakiriz ama onun yaptıklarını yaparsak fakirlikten de kurtulabiliriz.
O sadece Türklerin değil tüm Doğu halkları için de büyük bir liderdir”
|