Cumhuriyet’in can damarı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir süredir asıl manasını kaybetmeye başladı.
Gazi Meclis, bir zamanlar işgal altındaki vatanı kurtarmak için “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyenlerin sesinin yankılandığı, milletin iradesinin ete kemiğe büründüğü yerdi.
Bugün ise, ne acıdır ki, o Meclis çatısı altında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret edenlerin sesi yükseliyor.
Bu milletin kurtarıcısına, Cumhuriyet’in kurucusuna, bu ülkenin varlık sebebine dil uzatmak; sadece Atatürk’e değil, Türk milletinin onuruna saldırıdır. Çünkü Atatürk, bir kişi değil; bu toprakların bağımsızlık ruhudur, özgürlük nefesidir. O’na saldırmak, milletin tarihine, değerlerine, hatta kendi varlığına saldırmaktır.
TBMM kürsüsünden Atatürk’e hakaret edenlerin yaptığı sadece saygısızlık değil; aynı zamanda hukuken suçtur.
Bu ülkenin yasaları, Atatürk’ü koruma kanununu boşuna çıkarmamıştır. Fakat mesele sadece hukuk değil, vicdan meselesidir. Vicdanı olan bir insan, o kürsüye çıkıp Atatürk’ün mirasına nefret kusamaz. Çünkü o kürsü, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in sayesinde oradadır. O mikrofon, onun kurduğu Meclis’in imkanlarıyla çalışmaktadır.
Atatürk’e düşmanlık etmek, bir ideolojik tavır değil, bir nankörlüktür.
Bugün özgürce konuşabildikleri, fikir beyan edebildikleri bu demokratik düzeni borçlu oldukları insana ihanet etmektir. Unutulmasın ki, Atatürk’ün adını silmeye çalışanlar, tarih sahnesinden birer birer silinip gitmiştir. Çünkü milletin kalbinde Atatürk’ün yeri sarsılmaz, değişmez, tartışılmazdır.
Milletin Meclisi, bir saygısızlık kürsüsü değildir. Orası Cumhuriyet’in, milli iradenin ve demokrasinin mabedidir.
Bu ülkenin evlatları, Atatürk’e yapılan her saldırıyı kendi onurlarına yapılmış sayar.
Atatürk’ü hedef almak, bir toplumu kutuplaştırır, bir milleti geçmişinden koparır.
Artık yeter. Bu milletin ortak değeriyle uğraşmayı bırakın. Gazi Meclis, yeniden “Gazi” unvanına layık olmalıdır.
Bu, Atatürk’ün aziz hatırasına sahip çıkarak olur. Çünkü bir millet, kurucusuna sahip çıkmazsa geleceğine de sahip çıkamaz.
Ve en önemlisi: TBMM’de, Cumhuriyet’in kurucusuna yönelik en ufak bir hakaret, ima ya da saygısızlık dahi görmezden gelinmemelidir. Meclis kürsüsü, kin değil; saygı ve bilgelik kürsüsüdür.
Unutulmasın:
Bu ülkenin Anayasası’nın ilk dört maddesi, Cumhuriyet’in ebedi teminatıdır.
Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Cumhuriyetin nitelikleri; Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmaktır.
Devletin bütünlüğü, resmî dili Türkçedir; bayrağı, ay yıldızlı al bayraktır; millî marşı İstiklâl Marşı’dır; başkenti Ankara’dır.
Ve dördüncü madde der ki: Bu ilk üç madde değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
İşte bu yüzden Atatürk’e uzanan her dil, doğrudan bu Anayasa’ya, bu Cumhuriyet’e ve bu milletin geleceğine uzanmış bir dildir.