Bedir Solmaz | Artık sabun kokmuyor insanlar... | MERSİN MOZAİK
Bedir Solmaz

Bedir Solmaz

Artık sabun kokmuyor insanlar...


Kıyıya oturmuşsunuz, yukarıda yıldız, aşağıda denizin dalgaları; yıldızlar durağan, “Hasan, Hüseyin, Veli…” diye dilediğince isimlendir…

Ya köpük köpük dalgalar...

Onların her birine ayrı anlam yükleyerek saymak gerekir...

Biri suskunken, diğeri anlamaz senin halinden vurur ayıbını yüzüne…

Burada iş düşüyor anlayabilene…

Bunaldığın yakıcı sıcaklarla, sıtladığınız geçim yükünün ağırlından biraz olsun kurtulmak için başka alemlere dalın... 

Mimozalar sarı sarı güldüğünü düşünüp dere boylarındaki salkımsöğütlerin dallarıyla sallanın…

Baharda bembeyaz mis kokulu çiçek açan turunçlarda yayılan kokuyu soluyun...

Yeri gelmişken, narenciye ağaçlarına yönelik çoktandır kafama takılan bir düşünceyi sizlerle paylaşamadan geçemeyeceğim:

Narenciye ağaçlarının, aralarında insanların da bulunduğu doğurgan canlılara benzediğini düşündüğünüz oldu mu hiç?

İnsanların, ebeveyn, çocuk, torun olarak üç kuşak birlikte yaşayışı gibi, narenciye ağaçlarında, geçen yılın meyveleriyle günün çiçeklerinin koyun koyuna olması doğanın ayrı bir güzelliğini oluşturur.

Bu güzellik, çok az bitki türünde vardır sanırım…

Doğal yapı doğrganken, bunca türenti, kan, gözyaşı niye?

Örneğim, tüm değerlerin sınırsız ve sorumsuzca istismar edildiği günümüzde, ortalık hacıdan hocadan geçilmiyor!

Değişik eğitim kurumlarını İmam Hatip Okullarına dönüştürüldü!

Bu yakıcı gerçeğin ışığında çocukluk günlerime uzanıyorum, o dönemde yaşını başını almış insanlar Hac’a giderdi, kutsal sayılan Hac görevi yerine getirildikten sonra dünya işlerinden el çekilir, bırakın ticaret yapmayı, kul hakkı geçer diye teraziye el sürülmezdi. Köyün imamlığını yapan anamın dayısının, verdiği hizmetinin karşılığında  para almadığını çok iyi anımsıyorum

Peki, ne oldu bize?

Ticaret dünya işi; inanç, vicdan dibi görünmez kuyu…

Aklın yolu, zıt değerleri çarpıştırmamak!

Bu ne yaman bir çelişkidir ki, tüm kavramlar birbirine karıştı!..

Ticarette kazanmanın yolunun hacı olmaktan geçtiğini keşfeden uyanıklar, umre ve hac seyhatlariyle Suudi Arabistan yollarını aşındırıyorlar. Ülkemizde ise yoksulluk artarken beslenmeye dayalı hastalıklarda geçmişe oranla büyük artış görülüyormuş.

Durumdan endişe duyan hekimlerin uyarılarını dikkate alan yok!

Bir yanda ticarette kısa yoldan köşeyi dönen hacı tayfası, diğer yanda sağlıklı ortamdan uzak alanlarda yeterince beslenemediği için değişik hastalıklara yakalanan onca çocuk!

Reva görülen sözde maaşla geçim savaşı veren milyonlarca emekli!

Vs.

Meydanlar ve televizyon ekranlarında kostaklanan politikacı esnafının ise keyifleri yerinde!

Yakıcı çelişkileri tanımlamakta sözcükler yetersiz kalıyor!

İyisi mi  dizelere başvuralım:

Paslandı demir ağlar
Çürüdü traversler
Döndü yollar ceset tarlasına
Egemenliğinde teneke uygarlığının...
 
Titreyen dudaklar 
Özlemle söylüyor şimdi
Onuncu Yıl Marşı’nı
Gölgesinde uzay çağının...

Kurban gitti hasletlerimiz 
Yükselen değerlere
Gazi dedenin hayal kırıklığı
Fatma ninenin torunlarına gönenç istemi
Kimin umurunda
Artık sabun kokmuyor ki insanlar...



ARŞİV YAZILAR