Ümit Solmaz | Anaerkil Kabileler | MERSİN MOZAİK
Ümit Solmaz

Ümit Solmaz

Anaerkil Kabileler


"Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır. Kızılderili atasözü

Anaerkil kabileler, toplumların sosyal yapısında kadınların merkezi bir rol oynadığı topluluklardır. Hiç düşündünüz mü, tarih boyunca toplumların çoğunda erkeklerin baskın olduğu düzenler neden bu kadar yaygın? Oysa bir zamanlar, bazı toplumlar kadınları merkeze koyan bir sistemle yaşıyordu. Evet, doğru duydunuz: Anaerkillik! Kadınların lider olduğu, soyun anne tarafından izlendiği, kararların onların rehberliğinde alındığı bir düzen. Kulağa farklı geliyor, değil mi? Anaerkil toplumlar, genellikle kadınların sadece aile içinde değil, sosyal ve ekonomik alanda da ana figür olduğu bir yaşam şekli sunuyordu. Bu düzenlerde kadınlar, bilgelikleri ve üretkenlikleriyle toplumun direği olarak görülüyordu. Günümüzün erkek egemen yapısıyla karşılaştırıldığında oldukça ilham verici bir yaklaşım, öyle değil mi? Bu incelememizde, anaerkilliğin tarihine bir yolculuk yapacağız. Kadınların liderliğinde şekillenen bu eski düzenlerden günümüze hangi izlerin kaldığını ve modern dünyada kadın merkezli bir bakış açısının nasıl bir fark yaratabileceğini birlikte keşfedeceğiz. Belki de bu yolculuk, toplumlara farklı bir gözle bakmamızı sağlayacak. Hazırsanız, haydi başlayalım!

Anaerkil Ne Demek?

Tarih öncesi çağlardan itibaren, insanların anaerkil toplum yapısında uzun yıllar yaşadıkları düşünülür. Ancak insan, yaklaşık son 5 bin yıldır insanın insanı köle konumuna getirdiği ve insanın kendisine yabancılaştığı babasoylu düzende yaşamakta. Kadına şiddet, günümüzde çoğu toplum ve birçok insan tarafından görmezden gelinmekte, kadın hakları ihlal edilmekte ve yasalar ne kadar kadının lehine de görünse, bu “sözde” kalmaktan öteye geçemez vaziyettedir. Aile idaresinde annenin veya anne soyundan gelen en yaşlı bir kadının hakim olduğu toplum düzenine anaerkil düzen denir. Kadının toplumda ana olarak etkin (baskın-başat) olmasıdır. Anaerkil kelimesi tıpkı ataerkil kelimesi gibi türkçedir.Anaerkil düzen, aile başta olmak üzere toplumsal kurumların idaresinin annenin veya anne soyundan gelen en yaşlı kadında bulunduğu düzendir. Bu düzende erkekler, annelerinin ve kız kardeşlerinin soy grubuna ait kabul edilir. Üretim temelli gelişen babasoylu toplum düzeninin getirilerinden kendini soyutlayabilen toplumların birkaçını derledik. Hopiler Kızılderili bir topluluk şeklinde bilinen, yüzyıllardır Kuzeydoğu Arizona’daki köylerde yaşayan ve genellikle çiftçilikle geçinen Hopiler; anaerkil birçok klana bölünür. Her birey doğar doğmaz annesinin klanına dahil edilir ve kişinin hayatında artık bu bağdan başka bir kimliği yoktur. Hopiler her ne kadar klanlara bölünüp boylar oluştursalar da en önemli akrabalık birimi sülalelerdir. Her köyde birkaç tane sülale bulunur. Her sülale, en yaşlı kadın tarafından yönetilir. Hopilerde sülalelerin işlevi, toprağın işleyişini düzenlemektir. Topraklar, toprak sahibi kadınların eşleri tarafından işlenir ve hasat kadına teslim edilir. Bu durumdan da anlaşılacağı üzere Hopi erkekleri, hayatlarının büyük bir bölümünü eşlerinin sülaleleri için çalışarak geçirir. Hizmetleri karşılığında ise yiyecek ve barınacak yer alırlar. Eğer kadına göre erkek “yetersiz” hale gelirse kadın eşinin eşyalarını kapının önüne koyar ve evliliği bitirir. Kadının, eşyaları kapının önüne koyması boşanmanın gerçekleştiği anlamına gelir.
Minangkabaular Endonezya’nın Bukittingi şehrinde varlıklarını sürdüren Minangkabau kabilesi anaerkil ve tüm bireyleri Müslüman bireylerden oluşan toplumlardan biridir. Yaklaşık nüfusları 5 milyonu bulan Minangkabaularda miras anneden kız çocuğuna geçer. Kadın evlenmek istediğinde erkeğin ailesine “başlık parası” öder. Bu gelenek de kadına, erkeğe ait ne varsa sahiplenme hakkı tanır. Boşanmaları durumunda, erkeğin mülkiyetinde ne varsa kadın hepsini alır. Evliliklerdeki bir diğer özellik de her kadının özel bir yatak odasının bulunmasıdır. Eşi onunla uyuyabilir ancak sabah erkenden kalkıp annesinin evine kahvaltıya gitmek zorundadır. Annelere verilen önem burada da açıkça görülür. Yönetimde ise hem kadının hem de erkeğin rolü vardır. Şöyle ki kabile şefleri genellikle erkektir ancak bu şefi kadın seçer. Eğer şef başarısız olursa görevden alma hakkı da kadınındır.

Sözlük:

Matriarkal. (İng. Matriarchal, Fr. Matriarcal ),
Maderşahi,
Maderşahilik, Metrielil.
Anaerkil.
Anaerkillik.
Ana erki temeline dayanan,
Ancak esas itibariyle anaerkillik manasında matriarka kelimesi, Latince mater (anne) ve Yunanca achein (hükmetmek) kelimelerinden türeyerek Fransızca’ya oradan da Türkçeye de geçmiştir. Bu anlamda anaerkilliğe dayanan, temeli ana erki olan anaerkil, matriarkal veya maderşahi de denir ve bir toplumsal örgüt düzeni olarak görülür.

Temelini kadının üstünlüğü fikri oluşturuyor. Kadınlar soyu oluşturuyor. Kadın hakimiyeti ön plandadır. Bu tür toplumsal düzende kadınlara çok saygı gösterilir. Kadın egemen olan bu toplumda, evin reisi ve tek söz sahibidir. Bu tür toplum yaşantısı kadına göre düzenleniyor. Mesela;  Erkekler soyadını annelerinden alıyorlar ve miras anneden kız çocuğuna geçiyor. Anaerkil bu toplumda, kız çocukları çok önemli çünkü soyun devamı ancak kız çocuklarıyla sağlanabildiği düşünülüyor.

Kadınların yönetimi denen Jinekokrasi ve evlilikte anne veya kadın tarafına yerleşme anlamında olan matrilokalite, iç güveyisi anaerkillik ile karıştırılmamalıdır. Kuzey Amerika‘da ve Avustralya‘da bazı kabilelerde anaerkil toplum düzeni görülse de; günümüzde anaerkilliğin hakim olan toplumlar artık yoktur ve ataerkillik yani partiyarka dünya toplumlarına egemen olmuştur.

Anaerkil bir toplum düzeni örgütlenmesinde; çocuk anneye ve annenin ailesine verilir. Kadının  soyundan sayılır. Toplumun siyasal bakımdan temsili ve yönetimi, yakınlık derecesine göre ailenin en yaşlı kadınındadır. Baba, annenin evinde veya kadının ailesiyle beraber kalır. Babanın akrabaları yabancı sayılarak aile üyesi sayılmaz.

Anaerkil Kabile:Samburu

Samburu, Kuzey Kenya’nın Rift Valley eyaletindeki ekvatorun hemen kuzeyindedir. Samburu, Doğu Afrika’nın Maasaileri ile yakından ilgilidir. Samburu denilen Maa’dan türeyen benzer bir dil konuşuyorlar…Samburu yarı göçebe çobancılar. Sığırlar, koyunlar, keçiler ve develer, Samburu kültürü ve yaşam tarzı için son derece önemlidir. Samburu hayatta kalmak için hayvanlarına aşırı derecede bağımlıdır. Samburu halkının güzelliğine hayran olan komşu kabilelerSamburu aslında “kelebek” anlamına gelir.

Anaerkil Kabile: Mosuolar

 Çin’de Tibet’in doğusunda anaerkil yaşayan bir kabile. Bu kabilede mülkiyet kadına ait olup çocuklar kadının soyadını alıyor. Ve kadınlar bu kabilede aşklarını özgürce ve ön yargısız bir şekilde ifade edebiliyorlar.

Himalayalar’ın eteklerinde, Çin’in Tibet sınırında Sichuan ile Yunnan eyaletleri arasında Lugu Gölü’nün kıyısında Mosua isimli, eski Tibet budistlerinin devamı olan bir kabile yaşıyor. Yaklaşık 40 bin nüfusa sahip bu kabile, batıya benzemeyen görenekleri ve yörenin doğal güzellikleri nedeniyle binlerce turiste de ev sahipliği yapıyor. Coğrafi olarak izole bir yerde yaşıyor olmaları anaerkil yaşama biçimlerini kısmen de olsa korumalarını olanaklı kılıyor. Kadınlar egemen bir role sahip ve burada matriyarkal bir toplum sürdürülüyor.

MOSUO MİTİNE GÖRE TOPLUMUN TEMELİNDE BÜYÜKANNE VAR

Mosuo miti, Lago Gölü kıyısında geçer ve toplumun temelinde büyükanne vardır. İnanışa göre bu yaşlı kadın, kırda domuzlarını yemlerken dağlardan akan suyla her yeri sel götürdüğünü görür ve hızla hayvanların kullandığı yemliğe çıkar. Bir başka efsanede ise aynı olay bir gemide geçer. Gemide tek kurtulan bu büyükannedir. Böylece öyküyü kadının yazdığı ve ana karakter olduğu bir toplum şekillenmeye başlar.
Toplumu yöneten büyükannelerdir. Masanın en başında o oturur. Oğul ve kızları, kızların çocukları onunla yaşarlar. Bütün aile, başlarında bir kadın reis olduğu halde geniş evlerde, kolektif bir şekilde ve birçok kuşakla bir arada yaşar.

GEÇİM EKONOMİSİ KADININ ELİNDE

Mosuolar temel olarak geçim ekonomisine sahiptirler. Her ne kadar diğer halklarla yerel olarak düzenli ürün değişimi yapılsa da yöreye turizmin gelmesiyle birlikte kısmen tüketim ekonomisini benimsemişler. Tarım işini yürüten kadın, aile mülkiyeti ve gelir kaynaklarını yani topluluk ekonomisini yönetmekten sorumludur. Yine Mosuolu kadının çocuk doğurmama gibi bir seçeneği yoktur. Çocuğu olmuyorsa evlat edinecektir.


DİLLERİNDE ‘BABA’ SÖZCÜĞÜ YOK

Dillerinde olmayan bir diğer sözcük ise “baba” ve bu kavram dillerinde yok; çünkü erkeklerin baba rolleri yok; dayı olarak önemli rol üstlenirler. Kız kardeşlerinin çocuklarına bakarlar. Kazandıkları parayı annelerine teslim ederler. Balıkçılık, hayvancılık ve tamirat, inşaat, hayvan kesme gibi güç isteyen işleri yürütürler. Her ne kadar son karar mekanizması büyükanne olsa da aileye ilişkin önemli konularda karar alınmasına yardımcı olurlar.

‘KARI KOCA’ YOK; ‘AXİA’ VAR

Bu topluluğun en dikkat çeken yönlerinden biri evlilik ilişkilerini dünyanın geri kalanından farklı kavramalarıdır. Çocuklar büyür ve ölene kadar annelerinin evlerinde yaşarlar. Çiftler “özgür birliktelik” ya da “gezici evlilik” diye isimlendirilen bir ilişki içindedirler. Bu tür ilişki Mosuolar’da yaklaşık bin yıldır devam eden bir gelenek. İlişki, aşk varsa devam eder. Bu yüzden ayrılma, ne kanunun, ne ailenin, ne de dinin müdahale etmediği sıradan bir seçimdir. Birlikteliğin bitmesi ya da devam etmesine çiftler karar verir. Kadın ve erkek arasındaki tek bağ şefkat ve aşktır. Erkekler geceleri kadınların evlerini ziyaret eder ve şafak vakti evden ayrılırlar. Çiftleri bağlayan bir sözleşme yoktur. Gezici evlilikte kadın ve erkek arasındaki tek bağ şefkat ve aşktır. Çocuk büyütmek, ekonomik ya da mülkiyet ilişkisi gibi bir bağ yoktur. “Bizim yaşadığımız ilişki ahlaki bir ilişkidir. Memnunsak birliktelik uzun sürer; değilsek ayrılırız ve bir başka ilişkiye başlarız” diyor topluluğun erkek üyesi olan Jiba Awa.

Mosuo’larda karı ve koca sözcükleri yoktur. Yalnızca dostluk anlamına gelen “Axia” sözcüğünü kullanıyorlar. Toplulukta aynı anda birden fazla “özgür birliktelik” yapılmaz. Eşler ayrı evlerde yaşarlar. Çocuk yapmışlarsa çocuklar anne ve aile tarafından büyütülür. Birliktelikler gerçek aşka dayanır. Aşk yoksa çiftler, ön yargısız ve hiç bir engelle karşılaşmadan görüşmeyi keserler. Her ne kadar Çin’in büyük bir kesiminde bu kadınlara hovarda, ahlaksız gözüyle bakılsa da Mosuolu kadınlar, çapkınlıkla özgürlüğü birbirinden ayırt ediyorlar.

13 YAŞ RİTÜELİ

On üç yaşına gelmiş bir Mosuo kadın yetişkinliğe geçme ritüeli ile bunu kutlar. Ritüelde genç kadın bir ayağını dolu bir pirinç çuvalının üzerine, diğerini de kurutulmuş bir domuzun üzerine koyar; ve aynı anda geleceğinin zenginlik içermesini diler. Bu ritüelden sonra dilerse romantik ilişkilere başlayabilir.

‘DİLİMİZDE SAVAŞ, CİNAYET VE TECAVÜZ YOK’

“Bizim dilimizde savaş, cinayet ve tecavüz sözcükleri yoktur. Diğer kültürlerde tecavüzü, erkeklerin kadınları seks yapmaya zorladığını, her türlü cinsel suç işlendiğini biliyorum. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum; çünkü biz burada yalnızca aşık olduğumuz, sevdiğimiz insanlarla birlikte oluyoruz. Çok sayıda insan bu özgür birlikteliği anlamıyor; oysa ben bu birliktelik şeklinin çok asil bir gelenek olduğunu düşünüyorum. Saygı gösterilmesi gerekir; çünkü bu içgüdüsel bir davranış değil, bu bir gelenek. Ne yazık ki kadın olarak birçoğumuz zulüm görüyor, taciz ediliyoruz…” diyor topluluk üyesi genç bir kız üzüntü içinde.

Son yirmi yılda gelenekler erozyona uğramaya başladı. Çin, turizm amaçlı bu antik göle giden yollar yaptı. Bu, bölgeye gelir açısından olumlu bir girişim olmasına rağmen genç nesil arasında yavaş yavaş topluluk geleneğinin kaybolmasına da neden oldu; çünkü evlenip kocası ve çocuklarıyla birlikte yaşayan kadınlar var.

‘KADIN OLMAKTAN GURUR DUYUYORUZ’

“Herkes erkeklerin kadınlardan daha önemli olduğunu düşünür. Ancak bizim toplumumuzda yani Mosuoslar’da her şey kadınların kontrolündedir. Kasaba kadınlar krallığı diye tanınıyor. Biz göle anne göl anlamına gelen “Lugu” ismini koyduk. Erkeklerden daha önemli bir rolümüz var. Mülkiyeti kontrol ediyoruz, çocuklar annelerinin soyadını alır” diyor bu kasabada yaşayan kadınlardan biri olan E Re Chen ve ekliyor: “Burada kadın olmak diğer yerlerde erkek olmak gibidir. Çok fazla sorumlulukları vardır; ancak aynı zamanda da oldukça özgürdürler. Kimseden direktif almazlar. Ama bizim toplumumuzda erkek doğduğunda da küçümsemezler. Hepimiz geniş evlerde bir arada yaşarız. Sanırım dünyanın diğer bölgelerinde insan ilişkileri oldukça farklı. Bizim kasabamızda insanlar uyum içinde yaşıyor. Kadınlar olarak kendimizi üstün görüyor ve kadın olmaktan gurur duyuyoruz.”

Lugu Gölü civarında bulunan bazı eski tarih kayıtlarında anlatılan kadın krallıklarının, kadınların üstün görüldüğü, önder olarak hareket ettiği ve erkekler tarafından hizmet edilen bireyler olduğu Mosuo toplumunun atalarıyla bir ilişkisi olduğu tahmin ediliyor.

MOSUOLAR DÜNYADA TEK DEĞİL

Mosuo anaerkili dünyada tek değil. Kenya’da Samburu anaerkili, Nepal civarında Tashi Sangmo, Kosta Rika’da Talamanka sahilinde Bribis yerlileri, Sumatra’da Minangkabaular, Nijerya’da Wodaabeler gibi birebir aynı geleneklere sahip olmasalar da Mosuolar’a benzer başka topluluklar yaşamaya devam ediyor. Mosuo halkı Çin’in güneyindeki Mosuo halkı da anaerkil toplumlar arasında yer alır. 2 ay boyunca burada yaşayan Arjantinli gazeteci Ricardo Coler’ göre; bu toplumda kadınlar yönetimi devralınca erkekler daha iyi bir hayat sürüyor ve şiddet azalıyor. Erkeklerin hemen hemen hiç sorumluluğu bulunmayan Mosuo’da kadınlar ellerinde bulundurdukları gücü babasoylu toplumların tam tersine huzuru ve mutluluğu sağlamak amacıyla kullanır. Coler gözlemlerine dayanarak şiddetin bu toplumda görülmediğini söylerken bunu kadınların anlaşmazlıkları çözerken kullandıkları yönteme bağlamaktadır.

TUAREGLER

Tuaregler Afrika çöllerinde yaşayan anaerkil bir topluluk. Tuareg kelimesinin kökeni Arapça’dır ve “Tanrı’nın terk ettiği” anlamına gelir. Bu ismi almalarının sebebi Müslüman olmalarına rağmen dinlerinin buyurduğu katı kuralları uygulamamalarıdır. Bunun en ilginç örneklerinden biri şu ki Tuareglerde, Müslüman toplulukların genelinde görülen kadınların peçe taktığı gelenek alaşağı edilir. Bu toplumda kadınlar değil erkekler peçe takıyor. Erkeklerin buna getirdikleri açıklama ise “Güzel olan kadınlar neden peçe taksınlar?” şeklinde.
Yine anaerkil yapılarının sonucunda çocuklar soy adlarını annelerinden alır. Soy ağacı kadınlar üzerinden ilerler. Evlilik ise kadının rızası ile gerçekleşir. Kadın evlenmek istediği adamdan kendisi için şiir yazmasını ister. Boşanma da aynı şekilde kadının isteği doğrultusunda meydana gelir. Boşanma gerçekleştiğinde erkeğin devesi hariç hiçbir özel mülkiyeti bulunmadığından erkek, devesini alarak çadırı terk etmek zorunda kalır. Ayrıca kadının akrabaları, boşanmayı duyurmak adına bir eğlence düzenlerler.
 


Kaynaklar:

https://www.tripsavvy.com/samburu-tribe-of-kenya-4071426 , Hilal ÜNLÜ https://ekmekvegul.net/sectiklerimiz/gunun-anaerkil-kabilesi-mosuolar , https://gaiadergi.com/kadini-toplumun-kalbi-kabul-eden-anaerkil-kabileler/ http://listelist.com/tuaregler/ , http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/38684-yasam-dunyayi-kadinlar-yonetince-/1



ARŞİV YAZILAR