...içinden geçtiğimiz yakıcı süreçte daha çok arıyoruz...
Bugün 10 Kasım; Eşsiz Önder Mustafa Kemal Atatürk, 87 yıl önce fiziki olarak aramızdan ayrılmıştı.
Bir anlamda varlığımızı borçlu olduğumuz Yüce Can için yurt genelinde kimi gönülden, kimi yasak savmak için anma etkinlikleri düzenleniyor.
Gerçek yurtseverlerin içi kan ağlarken, O’nun eserlerinin altını oyanlar ise timsah gözyaşları döküyorlar...
Bana gelince, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, ihanet, suçluluk, acz, hınç, kırgınlık gibi tanımlamakta güçlük çektiğim yoğun duyguların sarmalındayım. Çünkü içinden geçtiğimiz süreçte O’nu anımsamadığım bir an bile yoktur; yarattığı değerler ihmal ve aymazlığimız sonucu birer birer elimizden kayıp giderken, erişilmez yüceliğini daha iyi anlıyorum.
Bilgi sahibi olmadan fikir edinme ukalalığıyla 70’li yıllarda O’nu ülkeye sosyalizmi getirmemekle suçlamıştık!
Oyun kurucularınca yaratılan anafor ortamında öylesine körleştirilmiştik ki burnumuzun ucunu bile göremiyor, ülkemizde işçi sınıfının egemen olduğu bir yönetim biçimi kurma sevdasıyla devrim türküleri söylüyorduk.
Sonuç, devrim yapamadığımız gibi, örnek olarak gördüğümüz koskoca Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin yanı sıra benzer devlet yönetimleri yıkılıp tarihe karıştı...
Zaman işgale uğrayan Anadolu insanının kanayan vicdanının isyanı Mustafa Kemal'in yetkin uzak görüşlülüğü bir kez daha kanıtlandı!
Bizler tosladığımız duvarda biryerlerimiz kırılıp ağır bedeller ödeyerek kendimize geldik; ancak hâlâ aymazlıkta direten, aymazlıktan öte ihanetin çirkefinde çırpınanlar da yok değil!
Benim kuşağımın geçmişte içine düştüğü yanlışlık iyi niyetliydi; şimdilerde ise Atatürk ve değerlerine palanlı saldırılar giderek yoğunlaşıyor.
Atatürk yok şöyleymiş, yok böyleymiş yolunda iddia ve konuşulanların tümü safsata!
Oyunu kurgulayanlar çok profesyoneller! İşbirlikçi taşeronlarca yürütülen empeyal güdümlü projenin hedefi, Mustafa Kemal’in yoktan var ederek, "En büyük Eserim..." dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni özünden koparıp dağıtmak!
Dünyanın gidişatına yön verenler, Atatürk gözden düşürülmedikçe hedeflerine ulaşmanın zor olacağını çok iyi biliyorlar.
Unutulmamalıdır ki olaylar geçtiği zaman ve şartları içerisinde değerlendirilir!
Üç beş işbirlikçinin Atatürk üzerine yazıp söyledikleri ihanetin belgeleri olmaktan öte gitmez.
Mustafa Kemal Atatürk, eylemleriyle tarihteki yerini almıştır; hiçbir saldırı O’ndan bir şey götüremeyeceği gibi, eserine yapılan saldırı ve ihanetler de sonuca ulaşamayacaktır.
Dünyayı şirket gibi yönetmek isteyenlerin cehenneme çevirdikleri yerkürenin daha yaşanır olabilmesi için yıllar önce, “Yurtta Barış, Dünyada Barış”, “Vatan Savunması Olmadıkça, Savaş Cinayettir” diyen Mustafa Kemal Atatürk, çağının aşılamayan lideridir...
Tarih geriye çevrilemeyeceğine göre öyle de kalacaktır.
Kim ne yaparsa kendine...
Unutulmamalıdır ki yel kayadan bir şey koparamaz...
Vicdanın İsyanı Büyük Devrimciyi aramızdan ayrılışının 87 Yılında, tüm sömürülenler adına özlemle anarken, içinden geçtiğimiz yakıcı süreçte daha çok arıyoruz...





